Count
|
Entry
|
Sources
|
509
|
-ir
|
-akalmak, -ekalmak, -er, Ermeni gelini gibi kırıtmak, Fransız kalmak, Hakk'ın rahmetine kavuşmak, Türkçeleştirmek, abanmak, abartmak, abideleşmek, abideleştirmek, acıkmak, acıktırmak, acıktırtmak, acıtmak, aldatmak, aldırmak, aldırtmak, almak, alındırmak, alındırtmak, alınmak, alışmak, anlatmak, aparmak, apışmak, arınmak, arıtmak, asılmak, ateşe vermek, attırmak, attırtmak, atılmak, atışmak, atıştırmak, avlanmak, ayarlanmak, ayarlatmak, ayarlattırmak, aylanmak, ayrılmak, ayılmak, ayırmak, açılmak, ağlatmak, ağlaşmak, ağrıtmak, ağılanmak, aşık attırmak, aşık olmak, aşılmak, bakakalmak, barışmak, bastırmak, bayılmak, başarmak, baştan çıkarmak, becermek, bekletmek, belirmek, beğenmek, bildirmek, bilgilendirmek, bilmek, bir avuç toprak olmak, bir taşla iki kuş vurmak, birleşmek, birleştirmek, birleştirtmek, bitirmek, bitirtmek, bitirttirmek, boy ölçüşmek, boşalmak, boşanmak, buharlaşmak, bulmak, bulunmak, buluşmak, büktürmek, büktürtmek, büktürtülmek, büktürülmek, bükülmek, bütünleşmek, büyülenmek, bırakmak, can vermek, canlandırmak, canlandırtmak, canlandırtılmak, canlandırılmak, canlanmak, canlanılmak, cevap vermek, cezalandırmak, dadanmak, daldırmak, daldırtmak, dalgalandırmak, dalgalanmak, danışmak, darılmak, davranmak, dayanmak, dayanışmak, dağılmak, dağıtmak, delirmek, denilmek, deprenmek, devinmek, devirmek, devralmak, devşirmek, değişmek, değiştirmek, didinmek, dinlenmek, dirilmek, dize gelinmek, dize gelmek, dokunmak, dolandırmak, dolanmak, dolap çevirmek, doldurmak, domalmak, donakalmak, dondurmak, doğrulmak, doğurmak, durdurmak, durmak, duyurmak, duş almak, döndürmek, dönüşmek, dönüştürmek, dövüşmek, düzelmek, düzeltmek, düşünmek, edilmek, edinmek, ekşitmek, el sıkışmak, eleştirmek, emzirmek, endişelenmek, eritmek, etkinleştirmek, etkisizleştirmek, ettirmek, ettirtmek, evirmek, evlenmek, eğilmek, eğitmek, eğlenmek, eğrilmek, fakirleştirmek, farkına varmak, fevt olmak, fosilleşmek, garipleşmek, gebermek, gecikmek, geciktirmek, geciktirtmek, gelinmek, gelişmek, geliştirmek, gelmek, gerekmek, gerinmek, getirmek, geç kalmak, geçinmek, geçirmek, geğirmek, gidilmek, gizlenmek, gocunmak, göndermek, görmek, görünmek, göstermek, götürmek, gözden kaybolmak, gözetmek, gücenmek, gülünçleşmek, güvenmek, güzelleşmek, güzelleştirmek, güçlendirmek, haberleşmek, hastalanmak, hazırlanmak, helak olmak, heyecanlandırmak, heyecanlandırtmak, heyecanlanmak, hizalanmak, hoşlanmak, hızlandırmak, hızlanmak, ilerletmek, iletmek, ilgilenmek, ilklendirmek, imrenmek, inandırmak, inanmak, incelmek, indirmek, istenmek, itilmek, ittirilmek, ittirmek, ittirtilmek, ittirtmek, iyileşmek, iyileştirmek, içermek, iğrenmek, işitmek, işlenmek, işletmek, kabarmak, kalakalmak, kaldırmak, kalmak, kalıbı değiştirmek, kalıbı dinlendirmek, kamaşmak, kandırmak, kanırmak, kapanmak, kapatmak, karar vermek, kararmak, kartlaşmak, karışmak, karıştırmak, karıştırtmak, katlanmak, katılaşmak, katılaştırmak, katılmak, kaybolmak, kaygılanmak, kaynaşmak, kaynaştırmak, kaynaştırtmak, kaynaştırtılmak, kaynaştırılmak, kazanmak, kaçırmak, kaşınmak, kemirmek, kirletmek, komikleşmek, konuşmak, korkutmak, kovdurmak, kovdurtmak, kovulmak, koydurmak, koyulaşmak, koyulmak, koşturmak, koşturtmak, koşulmak, kulak misafiri olmak, kullanmak, kullanılmak, kurtarmak, kurtulmak, kurulmak, kurutmak, kuyruğu titretmek, kuşatmak, köpürmek, köpürtmek, kötüleşmek, kötüleştirmek, küçülmek, kırdırmak, kırdırtmak, kırılmak, kırılışmak, kırıtmak, kıskanmak, kızarmak, kızartmak, kışkırtmak, muvaffakiyetsizleştirmek, mırıldanmak, nefes aldırmak, nefes aldırtmak, nefes almak, nişanlanmak, normalleştirmek, odaklanmak, olmak, oluşmak, oluşturmak, onarmak, osurmak, oturakalmak, oturmak, papaz olmak, parlatmak, parçalanmak, paslanmak, paylaşmak, pisletmek, pişirmek, pişman olmak, postu deldirmek, programlanmak, programlatmak, programlattırmak, rahatsızlanmak, rahmetli olmak, reddedilmek, sahip olmak, saklanmak, saldırmak, sallandırmak, sallanmak, sanmak, saplanmak, sararmak, sarılmak, sattırmak, sattırtmak, satılmak, satın almak, savaşmak, savunmak, saydırmak, saydırtmak, sağaltmak, seslenmek, sevinmek, sevişmek, seyitmek, seçilmek, sikilmek, sikişmek, siktirmek, silah bırakmak, silahlanmak, sindirmek, sinirlendirmek, somurmak, somurtmak, sorulmak, soğurmak, soğutmak, sunulmak, sömürmek, söz vermek, sözleşmek, sümkürmek, süpürmek, sürülmek, süründürmek, süründürtmek, sürünmek, sırıtmak, sıvılaşmak, sıvılaştırmak, sıyırmak, tanıtmak, tanışmak, tapınmak, taşınmak, tetiklenmek, tiksinmek, titretmek, titrettirmek, tokalaşmak, toprak olmak, tutuşturmak, tükenmek, tüketmek, tükürmek, türetilmek, türetmek, tıraş olmak, tırmanmak, ulaşmak, unutmak, utandırmak, utanmak, uyanmak, uyarmak, uyuyakalmak, uyuşmak, uzanmak, uğratmak, uğratılmak, var olmak, varmak, verdirmek, verdirtmek, verilmek, verimsizleştirmek, vermek, vurmak, yakalanmak, yaklaşmak, yakışmak, yalvarmak, yanılmak, yanıt vermek, yaptırmak, yaptırtmak, yapılmak, yapışmak, yapıştırmak, yaratmak, yarışmak, yayılmak, yaşlanmak, yedirmek, yedirtmek, yekinmek, yellenmek, yendirmek, yendirtmek, yenilmek, yerleşmek, yetişmek, yetiştirmek, yeşermek, yitirmek, yoksullaştırmak, yoldurmak, yoldurtmak, yolundurmak, yolundurtmak, yolunmak, yontulmak, yorulmak, yoğurmak, yutuzmak, yönelmek, yöneltmek, yönetmek, yönlendirmek, yükselmek, yıpranmak, yıpratmak, zehirlenmek, âşık olmak, çalışmak, çağırmak, çekilmek, çekinmek, çevirmek, çoğalmak, çökermek, çökertmek, çıkarmak, çıldırmak, çıldırtmak, çırpınmak, öfkelendirmek, ökenmek, öksürmek, öldürmek, öldürtmek, öldürtülmek, öldürülmek, ölmek, ölçtürmek, ölçtürtmek, ölçülmek, ölçüşmek, ölümsüzleştirmek, ölünmek, önermek, öngörmek, öpüşmek, özenmek, öğrenmek, öğretmek, öğürmek, öğütmek, üretmek, ürpermek, üstesinden gelmek, üzülmek, üşenmek, İngilizceleştirmek, ısınmak, ısırmak, ısıtmak, şakalaşmak, şaşakalmak, şaşılmak, şaşırmak, şaşırtmak, şaşırttırmak
|
87
|
-n
|
-di, -il, -in, -lan, -len, -sa, -ti, -tu, -tü, -tı, -ul, -un, -ül, -ıl, akıntı, alıntı, askıntı, asıntı, avlanmak, ayrıntı, bağlantı, bağıntı, beklenti, birikinti, bozuntu, buruntu, bölüntü, bürümek, döküntü, esinti, gezinti, girinti, görüntü, homurdanmak, ilinti, kalıntı, kapanmak, kasıntı, kazıntı, kaşınmak, kaşıntı, kesinti, kopuntu, kullanmak, kuruntu, kırıntı, kısıntı, kıyın, nişanlanmak, okunmak, oyuntu, rastlantı, saklanmak, sallandırmak, sallanmak, sallantı, saplanmak, saplantı, sarkıntı, sarsıntı, serpinti, sulantı, söylenti, süprüntü, sürünmek, sıkıntı, sızıntı, sığıntı, takıntı, toplantı, tören, yakalanmak, yaşantı, yönlendirmek, yıkıntı, çalkantı, çalıntı, çarpıntı, çekinti, çöküntü, çıkıntı, çırpınmak, çırpıntı, örüntü, özenti, ürküntü, üzüntü
|
42
|
Belarus
|
Akdeniz, Almanya, Arnavutluk, Atlas Okyanusu, Avrupa, Avusturya, Belarus, Belarusian, Belaruslu, Belarusça, Belçika, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Danimarka, Ermenistan, Finlandiya, Fransa, Hollanda, Karadeniz, Kazakistan, Kuzey Makedonya, Kıbrıs, Macaristan, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya, Sırbistan, Türkiye, Ukrayna, Yunanistan, İngiltere, İrlanda, İskoçya, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda
|
21
|
-iye
|
-iya, Arifiye, Azizia, Aziziye, Burhaniye, Eyyübiye, Facria, Felahiye, Fethiye, Făclia, Haliliye, Mahmudia, Mahmudiye, Mesudiye, Muradiye, Osmaniye, Saidia, Türkiye, Yakutiye, inşa, İhsaniye
|
21
|
eflatun
|
ak, al, bej, beyaz, gri, gök, kahverengi, kara, kırmızı, lacivert, lilac, mauve, mor, pembe, renk, sarı, siyah, turkuaz, turuncu, yeşil, افلاطون
|
19
|
camgöbeği
|
ak, al, bej, beyaz, cyan, gri, gök, kahverengi, kara, kırmızı, lacivert, mor, pembe, renk, sarı, siyah, turkuaz, turuncu, yeşil
|
18
|
limon çürüğü
|
ak, al, bej, beyaz, gri, gök, kahverengi, kara, kırmızı, lacivert, mor, pembe, renk, sarı, siyah, turkuaz, turuncu, yeşil
|
18
|
yavruağzı
|
ak, al, bej, beyaz, gri, gök, kahverengi, kara, kırmızı, lacivert, mor, pembe, renk, sarı, siyah, turkuaz, turuncu, yeşil
|
15
|
-en
|
binaen, düzen, evren, evvela, hakikaten, istenmeyen, köken, kısmen, lütfen, maktuan, mesela, mutlaka, takriben, tamamen, şahsen
|
14
|
zincirleme
|
concatenate, zincirleme ad tamlaması, zincirleme isim tamlamaları, zincirleme isim tamlamalarına, zincirleme isim tamlamalarında, zincirleme isim tamlamalarından, zincirleme isim tamlamalarını, zincirleme isim tamlamalarının, zincirleme isim tamlaması, zincirleme isim tamlamasına, zincirleme isim tamlamasında, zincirleme isim tamlamasından, zincirleme isim tamlamasını, zincirleme isim tamlamasının
|
14
|
çalar
|
çalar saat, çalar saate, çalar saati, çalar saatin, çalar saatler, çalar saatlerde, çalar saatlerden, çalar saatlere, çalar saatleri, çalar saatlerin, çalar saatte, çalar saatten, çalmak, çene çalmak
|
13
|
-l
|
-tı, doğrultu, durdurulamaz, eğrilmek, nesnel, parıltı, sarmal, vızıltı, zırıltı, çökelti, çözelti, öznel, şırıltı
|
12
|
abur
|
abur cubur, abur cubura, abur cuburda, abur cuburdan, abur cuburlar, abur cuburlara, abur cuburlarda, abur cuburlardan, abur cuburları, abur cuburların, abur cuburu, abur cuburun
|
11
|
ablütofobi
|
ablütofobide, ablütofobiden, ablütofobiler, ablütofobilerde, ablütofobilerden, ablütofobilere, ablütofobileri, ablütofobilerin, ablütofobinin, ablütofobiye, ablütofobiyi
|
11
|
aydın
|
-lik, ay, aydın, aydınlık, enlightened, günaydın, intellectual, intelligentsia, tünaydın, well-read, آیدین
|
10
|
-den hâli
|
ablative case, ayrılma, ayrılma durumu, ayrılma hali, ayrılma hâli, ismin hâli, çıkma, çıkma durumu, çıkma hali, çıkma hâli
|
10
|
-ır
|
-ti, -tu, -tü, -tı, homurtu, lakırtı, patırtı, takırtı, çatırtı, şakırtı
|
10
|
aksi
|
akis, aks, aksiseda, bilious, cantankerous, crusty, irascible, irritable, otherwise, recalcitrant
|
10
|
arasında
|
amongst, arasında, between, esnasında, etrafında, kaşla göz arasında, аразында, آرهسنده, ئارىسىدا, بین
|
10
|
bucak
|
Beibugeac, Bugeac, Canlî Bugeac, Derebucak, bucak, bucaq, budžak, town, буџак, بوجاق
|
10
|
hominini
|
hominin, homininiler, homininim, homininimin, homininin, hominininin, homininisi, homininisinin, homininiyi, insanımsı
|
10
|
kaplamak
|
blanket, bürümek, coat, engulf, kabarmak, kabuk, kaplıca, sarmak, ҡаплау, قاپلامق
|
10
|
küre
|
ball, globe, küremek, küresel, sphere, yarımküre, yerküre, كرة, كره, كوره
|
10
|
saklı
|
arcane, açık, esoteric, gizli, hidden, latent, pomegranate, sadınmak, sadınım, secret
|
9
|
Alaska
|
Alaska, Amerika, Amerika Birleşik Devletleri, Atlas Okyanusu, Grönland, Kanada, Kebek, Küba, Meksika
|
9
|
ikili
|
as, bacak, binary, double, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
9
|
vale
|
as, bacak, iskambil, jack, kız, oğlan, papaz, valet, üçlü
|
8
|
-ey
|
aday, dikey, düzey, güney, kolay, olay, yapay, yüzey
|
8
|
-it
|
-ide, -ite, eşit, somut, soyut, yapıt, yiğit, örgüt
|
8
|
Orta Amerika
|
Belize, Central America, El Salvador, Guatemala, Honduras, Kosta Rika, Nikaragua, Panama
|
8
|
aşırı
|
aşmak, exaggerated, fringe, high, müfrit, over the top, supercharge, sweltering
|
8
|
bağnaz
|
bigot, bigoted, fanatic, fanatical, pious, religionist, sectarian, yobaz
|
8
|
beşli
|
as, bacak, fivefold, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
budak
|
branch, budak, budaklanmak, budaq, knot, будак, будак, بوداق
|
8
|
dokuzlu
|
as, bacak, iskambil, kız, nine, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
hali
|
araç hali, ayrılma hali, belirtme hali, bulunma hali, hal, tamlayan hali, yönelme hali, çıkma hali
|
8
|
joker
|
as, bacak, iskambil, joker, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
kaka
|
cack, dışkı, faeces, kakmak, kanka, poo, shit, sıçmak
|
8
|
keder
|
affliction, grief, kederli, pain, sorrow, tasa, woe, üzüntü
|
8
|
kırağı
|
dew, frost, hoarfrost, jale, кыроо, кыру, хро, ҡырау
|
8
|
onlu
|
as, bacak, decade, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
rafine
|
define, definisyon, dömifinal, final, raffiné, refined, semifinal, sophisticated
|
8
|
sekizli
|
as, bacak, iskambil, kız, octal, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
set
|
dam, rampart, set üstü kutuları, set üstü kutusu, set üstü kutusunu, set üstü kutusunun, süper set, سد
|
8
|
tamlaması
|
belirtili ad tamlaması, belirtili isim tamlaması, belirtisiz ad tamlaması, belirtisiz isim tamlaması, takısız ad tamlaması, takısız isim tamlaması, zincirleme ad tamlaması, zincirleme isim tamlaması
|
8
|
tuzla
|
Tuzla, salt marsh, salt mine, saltern, saltworks, tuz, tuzla, tuzlamak
|
8
|
yayla
|
Başyayla, Iaila, Yayladağı, plateau, plato, yaylak, yaz, Çamlıyayla
|
8
|
yokluk
|
absence, dearth, default, eksiklik, famine, gıyap, lack, یوقلق
|
7
|
-e hâli
|
dative, dative case, ismin hâli, yönelme, yönelme durumu, yönelme hali, yönelme hâli
|
7
|
-î
|
adedî, dinî, edebî, fıstıki, gayri, merkezî, tarihî
|
7
|
Demeter
|
Demeter, Demeter Yasaları, Demeter Yasası, Demeter Yasası'nı, Demeter yasaları, Demeter yasası, Demeter yasasını
|
7
|
Fibonacci
|
Fibonacci, Fibonacci dizileri, Fibonacci dizisi, Fibonacci dizisini, Fibonacci sayıları, Fibonacci sayısı, Fibonacci sayısını
|
7
|
akçe
|
akçe, money, акча, акша, ахъчэ, ахъшэ, ахъщэ
|
7
|
bilimini
|
bilim, dil bilimini, dirim bilimini, gezegen bilimini, uzay bilimini, yaşam bilimini, yerküre bilimini
|
7
|
birli
|
as, bacak, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
7
|
borsa
|
MKB, borsa, exchange, stock exchange, stock market, İMKB, بورسه
|
7
|
boynuzlu
|
boynuz, cuckold, horned, horny, tek boynuzlu at, troleybüs, بوینزلو
|
7
|
burgu
|
boru, burmak, burğu, corkscrew, tirbuşon, бургия, برغي
|
7
|
dama
|
dama, dama, dame, dame, domina, draughts, دامه
|
7
|
dek
|
değin, değnek, dirty trick, kadar, malaka, özdek, دك
|
7
|
disk
|
discus, discus, disk, diskler, disque, sabit disk, sert disk
|
7
|
dörtlü
|
as, bacak, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
7
|
fanti
|
as, bacak, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
7
|
finans
|
define, definisyon, dömifinal, final, finance, finansal, semifinal
|
7
|
gezi
|
gez, gezinti, gezmek, journey, tour, travel, trip
|
7
|
haftanın günleri
|
cuma, cumartesi, pazar, pazartesi, perşembe, salı, çarşamba
|
7
|
hakan
|
han, khagan, khan, lord, monarch, خاقان, 𐰴𐰍𐰣
|
7
|
hürmet
|
deference, honor, piety, respect, veneration, хөрмәт, حرمة
|
7
|
karo
|
diamonds, iskambil, kupa, maça, sinek, takım, tile
|
7
|
kağan
|
Hakan, han, khagan, khan, lord, خاقان, 𐰴𐰍𐰣
|
7
|
krem
|
cream, crème, el kremi, güneş kremi, krem şanti, krem şantiler, krem şantiyi
|
7
|
kötek
|
dayak, kötək, ćotek, ћотек, ќотек, քոթակ, كوتك
|
7
|
küçümsemek
|
-sa, contemn, contempt, denigrate, despise, patronize, underestimate
|
7
|
kırkmak
|
ghigva, shear, кыркар, хяргах, ҡырҡыу, قرقمق, ᡤᡳᡵᡳᠮᠪᡳ
|
7
|
lüle
|
lula, pipe, tobacco pipe, лула, лула, لوله, لوله
|
7
|
mutlak
|
absolute, infallible, mutlak sıfır, mutlaka, mutlakiyet, salt, مطلق
|
7
|
neşeli
|
fun, gay, merrily, merry, upbeat, şakrak, şen
|
7
|
okuyucu
|
audience, kari, okumak, okur, oqağuci, reader, уҡыусы
|
7
|
onaylamak
|
agree, approve, assent, confirm, endorse, onamak, ratify
|
7
|
pupa
|
poppa, pupa rüzgârları, pupa rüzgârı, pupa rüzgârını, pupa rüzgârının, puppis, پوپا
|
7
|
rafineri
|
define, definisyon, dömifinal, final, raffinerie, refinery, semifinal
|
7
|
sofa
|
den, hol, sofa, sofa, σοφάς, صفة, صفه
|
7
|
suçlu
|
criminal, culpable, culprit, guilty, kriminel, perpetrator, suç
|
7
|
uz
|
-laş, Uzbekistan, kirgīzs, uzbeks, ур, уус, اوز
|
7
|
yedili
|
as, bacak, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
7
|
ören
|
Akören, Ağaçören, Keçiören, Kızılören, kalıntı, ruin, örmek
|
7
|
özen
|
care, concern, diligence, özenli, özenmek, özenti, өзөн
|
7
|
şan
|
chant, fame, honor, renown, reputation, ün, şanlı
|
6
|
-de hâli
|
bulunma, bulunma durumu, bulunma hali, bulunma hâli, ismin hâli, locative case
|
6
|
-i hâli
|
accusative, belirtme, belirtme durumu, belirtme hali, belirtme hâli, ismin hâli
|
6
|
-istan
|
-land, -stan, -stʾn', Dağıstan, Uyguristan, ستان
|
6
|
-ten
|
-den, from, in/translations, ötürü, ـدن, ـدن
|
6
|
Bosna
|
Bosna Hersek, Bosna-Hersek, Bosnasaray, Bosnia, Saray Bosna, Saraybosna
|
6
|
Moldova
|
Kazakistan, Kuzey Makedonya, Moldova, Moldovalı, Rusya, Türkiye
|
6
|
acele etmek
|
hurry, hurry up, hustle, rush, scramble, scurry
|
6
|
acılı
|
acı, acıklı, bitter, hot, sorrowful, woebegone
|
6
|
alçalmak
|
alçak, alçaltmak, alçaltı, descend, inmek, yükselmek
|
6
|
andaç
|
agenda, ajanda, memento, memoir, planner, reminder
|
6
|
anlaşmazlık
|
conflict, contention, controversy, discord, division, intricacy
|
6
|
anonim
|
anonim şirketi, anonim şirketini, anonim şirketleri, anonyme, anonymous, laedri
|
6
|
ayartmak
|
beguile, deceive, entice, lure, mislead, tempt
|
6
|
balkon
|
balco, balcon, balcone, balcony, sundurma, veranda
|
6
|
basamak
|
basmak, bazati, kademe, stairs, базати, басамак
|
6
|
beceri
|
address, becermek, craft, ingenuity, maharet, skill
|
6
|
berbat
|
abominable, awful, dismal, horrible, poor, terrible
|
6
|
bulak
|
bulaq, spring, булак, булак, بولاق, بۇلاق
|
6
|
devasa
|
colossal, dev, humongous, infinite, küçücük, prodigious
|
6
|
dilcik
|
bızır, clitoris, dil, dılak, klitoris, دلجك
|
6
|
dindirmek
|
alleviate, assuage, calm, mitigate, palliate, soothe
|
6
|
efkarlı
|
blue, dertli, elemli, gamlı, hüzünlü, kederli
|
6
|
etkileşim
|
elektromanyetik etkileşim, güçlü etkileşim, güçlü nükleer etkileşim, temel etkileşim, zayıf etkileşim, zayıf nükleer etkileşim
|
6
|
eğir
|
iđirot, sweet flag, иђирот, اگیر, اگیر, ἄκορος
|
6
|
finalist
|
define, definisyon, dömifinal, final, finaliste, semifinal
|
6
|
finansman
|
define, definisyon, dömifinal, final, financement, semifinal
|
6
|
fino
|
define, definisyon, dömifinal, final, fino, semifinal
|
6
|
hale
|
aureola, ağıl, hal, halo, neutralize, nimbus
|
6
|
ispati
|
clubs, iskambil, kupa, maça, sinek, اسپاتی
|
6
|
kırışık
|
buruşuk, crisp, furrow, kırışıksız, kıvrık, wizened
|
6
|
kıvırmak
|
burmak, curve, entwist, kıvrık, kıvrılmak, kıvrım
|
6
|
kışlak
|
qishlaq, qışlaq, yaylak, кишлак, кыстык, قشلاق
|
6
|
makinesi
|
bulaşık makinesi, faks makinesi, hesap makinesi, tıraş makinesi, zaman makinesi, çay makinesi
|
6
|
malik
|
malik *imek, owner, ownership, possessor, sahip, مالك
|
6
|
melez
|
bastard, hybrid, larch, mestizo, metis, mongrel
|
6
|
meze
|
meze, мезе, мезе, мезе, مزه, مزه
|
6
|
muamma
|
conundrum, enigma, meçhul, puzzle, معما, معما
|
6
|
müsabaka
|
competition, contest, match, race, sabık, مسابقة
|
6
|
oyalanmak
|
dawdle, eğlenmek, idle, linger, oyalamak, sallanmak
|
6
|
paylamak
|
berate, paylamaz, paylar, tell off, tick off, trounce
|
6
|
pic
|
piç, բիճ, բիճ, پیچ, ბიჭი, ბიჭი
|
6
|
planlamak
|
arrange, intend, mean, plan, plan, slate
|
6
|
rahat-lokum
|
Turkish delight, rahat-lokum, rahatlocum, ratluk, ратлук, рахат-локум
|
6
|
ravent
|
reveň, rhubarb, rzewień, ραβέντι, ревень, ریوند
|
6
|
sapkınlık
|
aberration, dalalet, heresy, perversion, sapmak, sapık
|
6
|
sine
|
Sinem, gönül, kalp, sin, sinmek, سینه
|
6
|
söndürmek
|
extinguish, put out, quench, söndürmək, sönmek, сөндіру
|
6
|
tahin
|
tahin helvaları, tahin helvası, tahin helvasını, tahini, tahniye, ταχίνι
|
6
|
talih
|
blessing, chance, luck, mütalaa, talihsizlik, tulû
|
6
|
tatsız
|
flavorless, tasteless, tatsızlık, unpleasant, yavan, طاتسز
|
6
|
tortu
|
precipitate, sludge, çökelek, çökelti, درد, طورتی
|
6
|
tuğ
|
Tuğçe, duvak, tuğgeneral, туг, туу, 𘰺𘯟
|
6
|
umursamaz
|
careless, indifferent, insensate, lukewarm, nonchalant, reckless
|
6
|
ustalık
|
craft, expertise, ingenuity, skill, subtlety, usta
|
6
|
yükseltmek
|
kaldırmak, lift, upgrade, uplift, yükselmek, yükselten
|
6
|
yürütmek
|
dızlamak, lift, purloin, scrounge, yürümek, yürütülmek
|
6
|
çakır
|
blue-gray, goshawk, wine, çakırkeyif, çaxır, چاقر
|
6
|
çarpma
|
bump, darp, impact, multiplication, slam, çarpmak
|
6
|
çekim
|
conjugation, declension, kütle çekim etkileşimi, kütle çekim kuvveti, çekmek, özçekim
|
6
|
çoklu
|
multiple, çoklu kalıtım, çoklu kalıtımlar, çoklu kalıtımı, çoklu kalıtımım, çoklu kalıtımın
|
6
|
önemli değil
|
bir şey değil, no problem, not at all, rica ederim, you're welcome, öd
|
6
|
şamar
|
slap, şamarlamak, šamar, шамар, шамар, شمار
|
5
|
-hane
|
-кана, -хана, -خانا, خانه, 𐭡𐭩𐭲𐭠
|
5
|
-men
|
değirmen, egemen, seçmen, çevirmen, öğretmen
|
5
|
-mez
|
-er, bükülmez, değişmez, durdurulamaz, yılmaz
|
5
|
-yi
|
basit kelimeyi, birleşik kelimeyi, geliştiriciyi, hastaneyi, meşeyi
|
5
|
Alikulu
|
Aliqoli, Əliqulu, علی قلی, علیقلی, علیقلی
|
5
|
Allahkulu
|
Allahqoli, Allahqulu, اللهقلی, اللهقلی, اللہ قلی
|
5
|
Mehdikulu
|
Mahdiqoli, Məhdiqulu, مهدیقلی, مهدیقلی, مہدی قلی
|
5
|
Muhammedkulu
|
Mohammadqoli, Məhəmmədqulu, محمد قلی, محمدقلی, محمدقلی
|
5
|
San Marino
|
Kazakistan, Kuzey Makedonya, Rusya, San Marino, Türkiye
|
5
|
aklamak
|
absolve, acquit, exonerate, redeem, whitewash
|
5
|
akça
|
Akçaabat, Akçadağ, Akçakale, akçe, whitish
|
5
|
akıllıca
|
judiciously, makul, sensible, slick, wisely
|
5
|
alfa
|
alfa sürümleri, alfa sürümü, alfa sürümünü, alfa sürümünün, alpha
|
5
|
analitik
|
analitik geometri, analitik geometriler, analitik geometrinin, analitik geometriyi, analiz
|
5
|
antik
|
Antik Yunan, Antik Yunanistan, ancient, antique, archaic
|
5
|
anımsamak
|
anmak, anımsatan, hatırlamak, remember, retrospection
|
5
|
ark
|
arc, canal, jarak, јарак, آرق
|
5
|
atik
|
dexterous, nimble, עתיק, عتيق, عتیق
|
5
|
ayrım
|
ayırmak, ayırt, difference, distinction, ince ayrım
|
5
|
ayık
|
ayılmak, conscious, sober, айыҡ, اذغ
|
5
|
azarlamak
|
azarlama, berate, rebuke, tell off, tick off
|
5
|
azıcık
|
a little, az, bit, slightly, tad
|
5
|
aşağılamak
|
denigrate, despise, humiliate, insult, slur
|
5
|
aşırmak
|
aşmak, dızlamak, plunder, purloin, scrounge
|
5
|
baraka
|
baracca, barraca, barrack, kışla, shed
|
5
|
basur
|
haemorrhoids, hemorrhoid, mayasıl, باسور, باسور
|
5
|
başıbozuk
|
bashi-bazouk, baszybuzuk, bozuk, βασιβουζούκος, باشی بوزوق
|
5
|
belirgin
|
açık, belirmek, belli, obvious, upfront
|
5
|
beta
|
beta, beta sürümleri, beta sürümü, beta sürümünü, beta sürümünün
|
5
|
bilmece
|
-mece, bilmek, conundrum, enigma, riddle
|
5
|
boyunduruk
|
bandor, boyunduruq, yoke, бойондороҡһоҙ, بویندرق
|
5
|
buhran
|
buhranlı, crisis, ennui, çöküntü, بحران
|
5
|
bıçkı
|
bıçak, saw, testere, бичкија, бысҡы
|
5
|
canım
|
can, darling, love/translations, джанъм, џанам
|
5
|
ciddiyet
|
ciddi, formality, gravity, seriousness, severity
|
5
|
dahme
|
Roman candle, tower of silence, vault, دخمه, دخمه
|
5
|
dalavere
|
dirty trick, dümen, fasafiso, malaka, далавера
|
5
|
dalkavuk
|
bootlicker, minion, sycophant, toady, yağcı
|
5
|
dayanma
|
dayanma gücü, dayanma gücüne, dayanma gücünü, dayanma güçleri, dayanmak
|
5
|
definitif
|
define, definisyon, dömifinal, final, semifinal
|
5
|
deha
|
dâhi, dâhice, dâhilik, genius, wonder
|
5
|
deste
|
deck, pack of cards, دسته, دسته, دسته
|
5
|
deşik
|
deşmek, тежик, тесік, тешик, тишек
|
5
|
donuk
|
donmak, frozen, lackluster, matte, opaque
|
5
|
doyurmak
|
doyurmaq, impregnate, satiate, satisfy, تذغرماق
|
5
|
durgun
|
calm, inhabitant, placid, resident, sluggish
|
5
|
duygusuz
|
deadpan, emotionless, insensate, insensitive, unfeeling
|
5
|
el koymak
|
confiscate, confiscation, koymak, levy, seize
|
5
|
eli
|
Korkuteli, Orhaneli, Oğuzeli, Yavuzeli, el
|
5
|
elverişli
|
convenient, elvermek, makul, susceptible, usable
|
5
|
ergin
|
adult, age, major, mature, ایركین
|
5
|
eskiden
|
eski, formerly, long ago, then, used to
|
5
|
esnek
|
esneklik, esnemek, resilient, sert, اسنك
|
5
|
ev sahibi
|
ağırlamak, ev, host, landlord, sahip
|
5
|
eğilim
|
affection, notion, proclivity, propensity, tendency
|
5
|
finalite
|
define, definisyon, dömifinal, final, semifinal
|
5
|
finalize
|
define, definisyon, dömifinal, final, semifinal
|
5
|
finansör
|
define, definisyon, dömifinal, final, semifinal
|
5
|
fistan
|
fustagno, fustaneum, fustian, φουστάνι, فستان
|
5
|
fışkı
|
faeces, shit, tezek, φύσκη, فشقی
|
5
|
gayr
|
gayri, gaýr, gʻayr, qeyr, غير
|
5
|
gezinmek
|
-tı, gezinti, roam, stroll, wander
|
5
|
girişim
|
giriş, initiative, interference, try, venture
|
5
|
godoş
|
pezevenk, pezo, կոտոշ, կոտոշ, قودوش
|
5
|
gönenç
|
prosperity, refah, weal, welfare, well-being
|
5
|
göz atmak
|
atmak, browse, göz, peek, take a look
|
5
|
güvenilir
|
dependable, faithful, reliable, safe, trustable
|
5
|
hararetli
|
fervent, fierce, hararet, vehement, حرارتلی
|
5
|
harman
|
Caraharman, threshing, threshing floor, خرمن, خرمن
|
5
|
hayız
|
aybaşı, menstruation, regl, âdet, حيض
|
5
|
hiddet
|
anger, flare-up, fury, rancor, wrath
|
5
|
hisse
|
his, hissedar, portion, share, حصة
|
5
|
ilerleme
|
development, headway, progress, progression, progresyon
|
5
|
ilgisiz
|
indifferent, irrelevant, lukewarm, nonchalant, oblivious
|
5
|
ispat
|
evidence, ispat etmek, proof, إثبات, اثبات
|
5
|
kabartma
|
kabarmak, kabartma tozu, kabarık, relief, rölyef
|
5
|
kahvehane
|
café, kahvane, kahve, قهوهخانه, قهوهخانه
|
5
|
kam
|
medicine man, shaman, witch doctor, şaman, قمع
|
5
|
kararsız
|
ambivalent, dubious, indecisive, indifferent, undecided
|
5
|
karşıt
|
abhorrent, aykırı, opponent, opposite, opposition
|
5
|
kavuk
|
caouk, kabuk, kauk, каук, قاوق
|
5
|
kiracı
|
Chiragi, kira, lessee, müstecir, tenant
|
5
|
kişilik
|
character, kişi, persona, personality, şahsiyet
|
5
|
konak
|
Konak, inn, konaki, mansion, قوناق
|
5
|
konur
|
ak, al, brown, coffee/translations, قوڭور
|
5
|
konveks
|
convex, convexe, convexus, konveks açı, konveks dörtgen
|
5
|
kusursuz
|
fair, flawless, immaculate, kusur, kusursuzlaştırmak
|
5
|
köstek
|
dead weight, fetter, hobble, köstekli, shackle
|
5
|
küfretmek
|
blaspheme, curse, cuss, küfür, swear
|
5
|
kılçık
|
bone/translations, fishbone, kemik, kıl, قیلچق
|
5
|
mabet
|
oracle, sanctuary, shrine, tapınak, temple
|
5
|
mat
|
dull, lackluster, matte, opaque, مات
|
5
|
maşallah
|
Allah, inşallah, mashallah, машала, ما شاء الله
|
5
|
mirza
|
Mirza, мырза, мырза, мырҙа, میرزا
|
5
|
muhit
|
neighborhood, quarter, мұхит, мөхит, محيط
|
5
|
nöbetçi
|
nöbet, sentinel, sentry, watch, watchman
|
5
|
organik
|
bitkisel, organel, organic, organik kimya, organique
|
5
|
orya
|
iskambil, kupa, maça, sinek, اوریا
|
5
|
oturma
|
oturma odaları, oturma odası, oturma odasını, oturma odasının, oturmak
|
5
|
ovalamak
|
ovmak, rub, sürtmek, ufalamak, اوغهلامق
|
5
|
oyuk
|
cave, dent, oymak, oyuntu, recess
|
5
|
parlaklık
|
brightness, gloss, luminosity, luster, parıltı
|
5
|
piyes
|
pettia, piece, piece, pièce, play
|
5
|
prefinansman
|
define, definisyon, dömifinal, final, semifinal
|
5
|
rezerv
|
reserve, reservoir, rezerve, réserve, stockpile
|
5
|
röfinansman
|
define, definisyon, dömifinal, final, semifinal
|
5
|
santur
|
dulcimer, santur, sunturlu, ψαλτήριον, سنتور
|
5
|
sarma
|
dolma, sarma, sarmak, sarmal, صرمه
|
5
|
sayma
|
counting, sayma sayıları, sayma sayısı, sayma sayısını, saymak
|
5
|
sayısı
|
Fibonacci sayısı, sayma sayısı, sayı, tek sayısı, çift sayısı
|
5
|
senet
|
-i, -im, -in, deed, voucher
|
5
|
siper
|
battlement, brim, lampshade, trench, سپر
|
5
|
sonda
|
catheter, son, sonda, sonde, سونده
|
5
|
sınırlamak
|
border, impair, incarcerate, limit, restrict
|
5
|
tekke
|
Tekkeköy, abbey, cloister, تكیه, تکیه
|
5
|
tiz
|
high, ince, sharp, strident, تیز
|
5
|
toptan
|
bilcümle, perakende, top, toptancı, طوپدن
|
5
|
torna
|
lathe, torna, tornavida, tornio, طورنو
|
5
|
toygar
|
lark, torğay, turgay, торғай, طویغار
|
5
|
toynak
|
hoof, тояҡ, туяк, тұяқ, 𐱃𐰆𐰖𐰆𐰍
|
5
|
trafo
|
Trafo, dönüştürücü, formül, reforme, transformer
|
5
|
tur
|
lap, round, tour, tour, turn
|
5
|
turunç
|
bitter orange, турунка, אתרוג, ترنج, ترنج
|
5
|
tıkaç
|
mantar, tıkamak, tıkmak, tıxac, طیقاج
|
5
|
tıkınmak
|
cram, gobble, gorge, gourmandise, tıkmak
|
5
|
usanmak
|
bezmek, bıkmak, usanmaq, üşenmek, اوصانمق
|
5
|
uyum
|
accordance, adaptation, ahenk, harmony, uymak
|
5
|
uyuşukluk
|
drowsiness, lethargy, listlessness, sloth, sluggishness
|
5
|
vokal
|
avaz, avukat, konsonant, vocal, vocal
|
5
|
vuruş
|
bump, impact, köşe vuruşu, vurmak, şut
|
5
|
yalnızca
|
just, merely, only, sadece, yalnız
|
5
|
yaramaz
|
disobedient, mischievous, naughty, yaramak, յարամազ
|
5
|
yatıştırmak
|
assuage, lull, mitigate, palliate, soothe
|
5
|
yengi
|
utku, victory, yeni, zafer, یڭی
|
5
|
yiğitlik
|
bravery, manhood, pluck, prowess, yiğit
|
5
|
yollu
|
kaltak, kevaşe, orospu, streaked, yol
|
5
|
yüzsüz
|
pushy, ribald, shameless, yüz, یوزسز
|
5
|
zamanında
|
betimes, in time, long ago, on time, zaman
|
5
|
zencefil
|
ginger, زنجبيل, زنجبیل, زنجبیل, ܙܢܓܒܝܠ
|
5
|
çakşır
|
čakšire, чакшире, բոխի, چاغشیر, چاقشیر
|
5
|
çanak
|
bowl, dish, kıç, çanaq, چاناق
|
5
|
çardak
|
gazebo, kameriye, tak, чердак, چارطاق
|
5
|
çeki
|
cheki, tartı, çek, çekmek, چكی
|
5
|
çengi
|
köçek, çeng, çenk, چنگی, چنگی
|
5
|
çiş yapmak
|
işemek, pee, piss, water, wee-wee
|
5
|
çomak
|
club, rod, staff, stick, چوماق
|
5
|
ölüm cezası
|
capital punishment, death penalty, death sentence, death warrant, execution
|
5
|
öncü
|
leader, predecessor, preliminary, progenitor, öncülük
|
5
|
ürkek
|
fainthearted, skittish, timid, ürkmek, ürküntü
|
5
|
şüphesiz
|
indubitable, no doubt, of course, unquestionably, without a doubt
|
4
|
-if
|
-if, -if, -if, -ivus
|
4
|
-içe
|
imparatoriçe, kraliçe, tanrıça, çariçe
|
4
|
-ya
|
-a, -e, to, یه
|
4
|
-ye
|
-a, -e, to, یه
|
4
|
Acem
|
Acem pilavı, Persian, İran, İranlı
|
4
|
Antiller
|
Antilleri, Antilles, Büyük Antiller, Küçük Antiller
|
4
|
Balkan
|
Balkan, Balkan Yarımadası, Balkanlar, balkan
|
4
|
Birmanya
|
Burma, Burmese, Myanmar, ဗမာ
|
4
|
Delhi
|
Delhi, Yeni Delhi, دهلی, دہلی
|
4
|
Hersek
|
Bosna Hersek, Bosna-Hersek, Hercegovina, Herzegovina
|
4
|
Hüseynkulu
|
Hoseynqoli, Hüseynqulu, حسینقلی, حسینقلی
|
4
|
Kırgız
|
Kyrgyz, Kırgız Cumhuriyeti, Kırgızca, Kırgızistan
|
4
|
Mürşidkulu
|
Morshedqoli, Mürşüdqulu, مرشدقلی, مرشدقلی
|
4
|
Rızakulu
|
Rezaqoli, Rzaqulu, رضاقلی, رضاقلی
|
4
|
acıma
|
acı, acımak, acımasız, pity
|
4
|
afala
|
afalina, φάλαινα, φάλλαινα, афала
|
4
|
ahlaksız
|
reprobate, unscrupulous, vicious, wrong
|
4
|
akordiyon
|
Akkordeon, accordion, accordéon, akor
|
4
|
aksakallı
|
aqsaqal, аксагал, акъсакъал, аҡһаҡал
|
4
|
aksiyoner
|
actionnaire, ajanda, hissedar, shareholder
|
4
|
aktarma
|
aktarmak, alıntı, connection, transfer
|
4
|
akılsız
|
akılsız başın cezasını ayaklar çeker, brainless, foolish, mindless
|
4
|
aldatma
|
aldatmak, deceit, deception, infidelity
|
4
|
alim
|
bilimci, pundit, ғалим, عالم
|
4
|
almas
|
elmas, ʾlmʾs, الماس, الماس
|
4
|
altında
|
alt, altın, under, underneath
|
4
|
andız
|
anduz, elecampane, андыҙ, آندیز
|
4
|
anestezist
|
anestezi, anesthesiologist, anesthetist, anesthésiste
|
4
|
antimon
|
antimonlu, antimony, kalay, آنتیمون
|
4
|
ara sıra
|
bazen, now and then, sometimes, sporadic
|
4
|
arabacı
|
Arabagi, araba, coach driver, عربهجی
|
4
|
araştırmak
|
araştırma, explore, irdelemek, research
|
4
|
arpacık
|
arpadžik, arpagic, stye, آرپهجق
|
4
|
arsız
|
audacious, impudent, tout, عارسز
|
4
|
artçı
|
artçı deprem, artçı sarsıntı, artçı şok, rearguard
|
4
|
arık
|
jarok, árok, şişman, архъуан
|
4
|
arılık
|
apiary, arı, purity, virtue
|
4
|
atlas
|
atlas, atlas, satin, أطلس
|
4
|
atık
|
atmak, nükleer atık, shit, sludge
|
4
|
ayaktakımı
|
döküntü, mob, rabble, riffraff
|
4
|
aylak
|
avare, idle, straggler, vagrant
|
4
|
açılış
|
açılmak, açılış konuşması, inaugural, kapanış
|
4
|
aşağılama
|
humiliation, insult, pejorative, slur
|
4
|
aşifte
|
kaltak, kevaşe, orospu, whore
|
4
|
badi
|
duckling, fuckbuddy, gosling, waddle
|
4
|
balçık
|
balçıq, palçıq, slush, балсыҡ
|
4
|
basılı
|
basmak, basılı tutmak, hard copy, printed
|
4
|
basım
|
bas, basma, basmak, edition
|
4
|
baş örtüsü
|
başörtüsü, kerchief, yemeni, örtü
|
4
|
başak
|
ear, башаҡ, мажак, باشاق
|
4
|
bekri
|
bekrija, şarapçı, μπεκρής, бекрија
|
4
|
beyanat
|
beyan, declaration, statement, بیانات
|
4
|
bezgin
|
bezmek, blasé, jaded, listless
|
4
|
bilirkişi
|
authority, expert, referee, trade
|
4
|
bir an önce
|
ASAP, as soon as possible, hemen, tezden
|
4
|
bitpazarı
|
flea market, бит-пазар, битпазар, болвин пазар
|
4
|
blöf
|
bluff, bluff, bullshit, بلوف
|
4
|
bozkır
|
Bozkır, bozgor, step, steppe
|
4
|
boşuna
|
boş, in vain, needless, vainly
|
4
|
bunak
|
amnesia, bun, bunamak, senile
|
4
|
bunalım
|
bun, crisis, depression, çöküntü
|
4
|
buraya
|
bura, buradan, here/translations, hither
|
4
|
bölenlerin
|
obeb, ortak bölenlerin en büyükleri, ortak bölenlerin en büyüğü, ortak bölenlerin en büyüğünü
|
4
|
bölme
|
bölmek, bölüntü, division, partition
|
4
|
böğürmek
|
bellow, böğür, мӧӧрӧ-, мөөрөө
|
4
|
büke
|
bük, bükmek, dragon, kulağını bükmek
|
4
|
büyütmek
|
blow up, büyümek, foster, zoom
|
4
|
cedvar
|
zedoary, جدوار, جدوار, ژدوار
|
4
|
cezbetmek
|
allure, entice, lure, tempt
|
4
|
cilve
|
coquetry, جلوة, جلوه, جلوه
|
4
|
cübbe
|
cope, giubba, جبه, ཕྱུ་པ
|
4
|
cüz
|
bölük, ecza, juz, جزء
|
4
|
dalan
|
dalmak, hall, lobby, دالان
|
4
|
dalgalanma
|
dalgalanmak, flüktüasyon, ripple, undulate
|
4
|
darmadağın
|
dağılmak, dağıtmak, perişan, taramak
|
4
|
deoksiribonükleik
|
deoksiribonükleik asidi, deoksiribonükleik asit, deoksiribonükleik asitler, ribonükleik
|
4
|
deva
|
derman, çare, дауа, دواء
|
4
|
dikme
|
dikmek, erection, تیكمه, دیكمه
|
4
|
dimi
|
demi, dimity, δίμιτον, دیمی
|
4
|
dizgin
|
bridle, dizmek, headstall, rein
|
4
|
dokunaklı
|
acıklı, feeling, pathetic, touching
|
4
|
dolayısıyla
|
-la, consequently, ile, therefore
|
4
|
doğramacı
|
carpenter, joiner, дограмаџија, طوغرامهجی
|
4
|
dönek
|
donek, fickle, kaypak, renegade
|
4
|
dönüm
|
dunam, dönmek, turnaround, دونم
|
4
|
döş
|
дөш, түш, түөс, төс
|
4
|
döşemek
|
döşek, döşenmek, lay, sermek
|
4
|
dümbelek
|
talabalacco, toubeleki, تنبک, دمبلك
|
4
|
dürtü
|
drive, dürtmek, motive, urge
|
4
|
düşmanlık
|
animosity, düşman, enmity, hostility
|
4
|
eksik
|
eksiklik, kalık, need, əskik
|
4
|
ekü
|
escut, escut, scutum, écu
|
4
|
elastikiyet
|
elasticity, flexibility, resilience, stretch
|
4
|
elde etmek
|
derive, elicit, get, obtain
|
4
|
elektromanyetik
|
electromagnetic, elektromanyetik enerji, elektromanyetik etkileşim, elektromanyetik kuvvet
|
4
|
elem
|
elemli, suffer, эрэйдэн, ألم
|
4
|
emtia
|
commodity, mali, merchandise, ware
|
4
|
ense
|
nape, nape of the neck, ənsə, эҥзе
|
4
|
epeyi
|
epe, iyi, well, اپ ایو
|
4
|
erbap
|
connoisseur, ербап, ارباب, رب
|
4
|
erkin
|
Erkin, azat, erk, özgür
|
4
|
ermin
|
as, ermine, hermine, kakım
|
4
|
esrarlı
|
arcane, esrar, inscrutable, mysterious
|
4
|
eğlence parkı
|
amusement park, eğlence, lunapark, theme park
|
4
|
eğlenti
|
-tı, amusement, eğlemek, party
|
4
|
farkında
|
conscious, enlightened, fark, sensible
|
4
|
feza
|
space, uzay, welkin, فضاء
|
4
|
filmi
|
film, korku filmi, tanıtma filmi, televizyon filmi
|
4
|
fisdan
|
fustagno, fustaneum, φουστάνι, فستان
|
4
|
fiston
|
fustagno, fustaneum, φουστάνι, فستان
|
4
|
fiyort
|
fjord, fjord, fjord, fjord
|
4
|
florya
|
greenfinch, yelve, χλωρίς, فلوریه
|
4
|
foda
|
foga, فوطه, فوطه, पोत
|
4
|
forma
|
form, formül, reforme, üniforma
|
4
|
fustan
|
fustagno, fustaneum, φουστάνι, فستان
|
4
|
futa
|
фата, فوطه, فوطه, पोत
|
4
|
fırçası
|
diş fırçası, fırça, saç fırçası, tıraş fırçası
|
4
|
fıstan
|
fustagno, fustaneum, φουστάνι, فستان
|
4
|
gelişim
|
developman, development, geliş, gelişmek
|
4
|
general
|
general, orgeneral, tuğgeneral, جنرال
|
4
|
genişletmek
|
broaden, extend, geniş, genişletilebilir
|
4
|
gereklilik
|
gerekli, must, necessity, need
|
4
|
gezgin
|
gezinti, gezmen, tourist, traveller
|
4
|
gönderen
|
addresser, consigner, göndermek, sender
|
4
|
gönderme
|
allusion, dispatch, göndermek, innuendo
|
4
|
görümce
|
görmek, sister-in-law, örümcek, اورمجك
|
4
|
gövem
|
blackthorn, göğem, sloe, گوگم
|
4
|
gözü pek
|
audacious, daredevil, görmek, intrepid
|
4
|
gündelik
|
daily, everyday, quotidian, wage
|
4
|
güğem
|
blackthorn, göğem, sloe, گوگم
|
4
|
hakir
|
abject, hakaret, tahkir, حقير
|
4
|
halife
|
caliph, kalfa, خليفة, خلیفه
|
4
|
halita
|
alaşım, alloy, خليطة, خلیطه
|
4
|
halter
|
dumbbell, halterci, haltère, weight
|
4
|
hamal
|
hamal, амал, حمال, حمال
|
4
|
havalı
|
flamboyant, hava, nifty, pretentious
|
4
|
hela
|
can, latrine, toilet, tuvalet
|
4
|
her yerde
|
all over the place, everywhere, nerede, һәр ерҙә
|
4
|
heykeltıraş
|
heykel, heykəltəraş, sculptor, tıraş
|
4
|
hidiv
|
khedive, χοαδηο, خدیو, خدیو
|
4
|
hissiz
|
emotionless, his, insensate, insensitive
|
4
|
hortlak
|
bogeyman, ghoul, revenant, zombie
|
4
|
husumet
|
animosity, enmity, hostility, muhasamat
|
4
|
hususiyet
|
character, feature, hususi, tahsisat
|
4
|
hörgüç
|
hump, hürgüc, үркәс, ӧркӧш
|
4
|
hücum
|
attack, hücum yeleği, offensive, هجوم
|
4
|
ihmal etmek
|
elide, neglect, omission, omit
|
4
|
ihtilaf
|
controversy, discord, strife, اختلاف
|
4
|
ikamet etmek
|
abide, dwell, ikamet, reside
|
4
|
inandırıcı
|
believable, cogent, conclusive, convincing
|
4
|
inat
|
inatçı, innat, obstinacy, عناد
|
4
|
insan-ı
|
insan-ı kâmili, insan-ı kâmilim, insan-ı kâmilin, insan-ı kâmiller
|
4
|
insansı
|
anthropomorphic, humanoid, insansı maymun, maymun
|
4
|
isot
|
isot, istiot, ısı, տաքդեղ
|
4
|
istila
|
conquest, occupation, استيلاء, استیلا
|
4
|
iyiyim
|
I'm fine, iyi, iyiyim, teşekkür ederim, iyiyim, teşekkürler
|
4
|
içten
|
affable, cordial, iç, sincere
|
4
|
iğrenme
|
abhorrence, abomination, disgust, iğrenmek
|
4
|
kabartmak
|
fluff, kabarmak, kabarık, raise
|
4
|
kalemi
|
kale, kalem, kaş kalemi, oylama kalemi
|
4
|
kalkış
|
iniş, kalkmak, liftoff, takeoff
|
4
|
kandırma
|
deceit, deception, kandırmak, persuasion
|
4
|
karaca
|
Karacasu, alageyik, roe deer, قرهجه
|
4
|
karakoncolos
|
Bigfoot, Sasquatch, bogeyman, sasquatch
|
4
|
katların
|
kat, ortak katların en küçükleri, ortak katların en küçüğü, ortak katların en küçüğünü
|
4
|
kaygılı
|
anxious, fraught, kaygı, sad
|
4
|
kaymakam
|
kajmakám, kaymakam, кајмакам, قایمقام
|
4
|
kaynama
|
feveran, kaynama noktaları, kaynama noktasını, kaynamak
|
4
|
kaçık
|
crazy, mad, nut, zany
|
4
|
kaşağılamak
|
currycomb, kaşağı, kaşağılar, قاشاغیلامق
|
4
|
kedisi
|
-i, kedi, Çin dağ kedisi, Çin çöl kedisi
|
4
|
kelem
|
cabbage, kale, κράμβη, کلم
|
4
|
kepaze
|
infamous, kepec, кепец, кепец
|
4
|
kesir
|
fraction, parcel, кәсер, كسر
|
4
|
kibarlık
|
civility, incelik, kindness, politeness
|
4
|
kiremit
|
tile, κεραμίδι, κεραμίδιον, كرمیت
|
4
|
komşuluk
|
civar, neighborhood, vicinity, قونشولق
|
4
|
konformizm
|
conformisme, formül, konfor, reforme
|
4
|
konkav
|
concave, concave, konkav açı, konkav dörtgen
|
4
|
korna
|
corno, horn, klakson, klaxon
|
4
|
kubur
|
holster, kubrak, кобура, قبور
|
4
|
kumarcı
|
gambler, player, комарджия, قمار
|
4
|
kurnazlık
|
astuteness, craft, kurnaz, subtlety
|
4
|
kuruma
|
desiccation, kur, kurum, kurumak
|
4
|
kurumu
|
Türk Dil Kurumu, iş ve işçi bulma kurumu, kur, kurum
|
4
|
kurun
|
kur, kurmak, գուռն, ܓܘܪܢܐ
|
4
|
kusurlu
|
culpable, flawed, kusur, malformed
|
4
|
kutusunu
|
kutu, onay kutusunu, set üstü kutusunu, seçme kutusunu
|
4
|
kötücül
|
-cil, evil, malevolent, malicious
|
4
|
kötülemek
|
denigrate, deteriorating, kötüleme, yermek
|
4
|
küçümseyici
|
cynical, derogatory, disparaging, sardonic
|
4
|
kırma
|
kırmak, mestizo, metis, mongrel
|
4
|
kıtlık
|
dearth, famine, kıt, قیتلق
|
4
|
kız kardeş
|
abla, apa, sister/translations, younger sister
|
4
|
lif
|
fibre, loofah, لوف, ليف
|
4
|
lokal
|
brotherhood, local, local, localis
|
4
|
mahluk
|
creature, thing, مخلوق, মখলুক
|
4
|
mahrama
|
makrama, марама, марама, марама
|
4
|
makreme
|
macramè, macramé, macramé, бахрома
|
4
|
malgama
|
amalgam, amalgama, μάλαγμα, ملغم
|
4
|
malî
|
mali, malî yardım, malî yardımlar, malî yardımı
|
4
|
manalı
|
anlamlı, manidar, meaningful, significant
|
4
|
manasız
|
deadpan, insignificant, manidar, meaningless
|
4
|
mankafa
|
blockhead, empty-headed, gerzek, glanders
|
4
|
maş
|
mung bean, ماش, ماش, माष
|
4
|
menzil
|
range, منزل, منزل, মঞ্জিল
|
4
|
mertebe
|
mümkün mertebe, rank, مرتبة, مرتبه
|
4
|
model-view-controller
|
model-view-controlleri, model-view-controllerim, model-view-controllerin, model-view-controllerleri
|
4
|
molla
|
mulla, mullah, mułła, мула
|
4
|
motif
|
motif, motif, motive, motivus
|
4
|
muhbir
|
casus, muhabir, müxbir, telltale
|
4
|
murabba
|
jam, murabba, varenye, مربى
|
4
|
mutabakat
|
concurrence, conformance, eligibility, muahede
|
4
|
nadide
|
rare, rarity, seyrek, نادیده
|
4
|
odalık
|
oda, odalisque, slave, اوطهلق
|
4
|
okazyon
|
bargain, kelepir, malaka, steal
|
4
|
olca
|
booty, olcalar, olcayı, plunder
|
4
|
opak
|
matte, opacus, opaque, opaque
|
4
|
optik
|
optik karakter tanıma, optik karakter tanımalar, optik karakter tanımanın, optik karakter tanımayı
|
4
|
oturak
|
oturmak, stool, աթոռ, اوطوراق
|
4
|
palanga
|
block and tackle, paranco, phalanga, پلانقه
|
4
|
pat
|
bang, patlak, patırtı, thud
|
4
|
pedal
|
coast, pedal, pedale, pédale
|
4
|
pekiyi
|
iyi, pek, peki, pekyi
|
4
|
pestil
|
pastegh, pastiglia, pastilla, pist
|
4
|
pinti
|
miser, stingy, փնթի, փնթի
|
4
|
planya
|
plana, plane, πλάνη, پلانیه
|
4
|
pırlanta
|
brilliant, diamond, diamond ring, parıltı
|
4
|
rahatsız edici
|
annoying, disruptive, disturbing, stingy
|
4
|
rahmetli
|
late, merhum, rahmet, rahmetli olmak
|
4
|
ramazan
|
Ramadan, Ramazan, Ramazan, Ramazan Bayramı
|
4
|
ratl
|
rottol, λίτρα, رطل, رطل
|
4
|
rayiha
|
aroma, fragrance, odor, رائحة
|
4
|
raziyane
|
rezene, رازیانه, رازیانه, رزنه
|
4
|
resul
|
herald, messenger, prophet, yalvaç
|
4
|
sabahlar
|
hayırlı sabahlar, iyi sabahlar, sabah, sabahlamak
|
4
|
sadrazam
|
vizier, садразам, садријазам, صدر اعظم
|
4
|
sahiplik
|
mülkiyet, ownership, possessive, sahip
|
4
|
sakinleştirmek
|
appease, calm, calm down, soothe
|
4
|
saplantılı
|
obsessed, saplamak, saplanmak, saplantı
|
4
|
sara
|
Sarayönü, epilepsy, sarmak, صرعة
|
4
|
saygın
|
decent, sadınmak, sadınım, saymak
|
4
|
sayman
|
accountant, muhasebeci, muhasip, saymak
|
4
|
sevici
|
dyke, lesbian, lezbiyen, sevmek
|
4
|
sevimli
|
dear, pleasant, sympathetic, tatlı
|
4
|
seyyare
|
gezegen, planet, seyir, سيارة
|
4
|
sineklerinde
|
boynuz sineklerinde, kene sineklerinde, lahana sineklerinde, sinek
|
4
|
sineklerinden
|
boynuz sineklerinden, kene sineklerinden, lahana sineklerinden, sinek
|
4
|
sineklerine
|
boynuz sineklerine, kene sineklerine, lahana sineklerine, sinek
|
4
|
sineklerini
|
boynuz sineklerini, kene sineklerini, lahana sineklerini, sinek
|
4
|
sineklerinin
|
boynuz sineklerinin, kene sineklerinin, lahana sineklerinin, sinek
|
4
|
sinematik
|
devinimsel, kinematik, kinetik, telekinezi
|
4
|
sineğinde
|
boynuz sineğinde, kene sineğinde, lahana sineğinde, sinek
|
4
|
sineğinden
|
boynuz sineğinden, kene sineğinden, lahana sineğinden, sinek
|
4
|
sineğine
|
boynuz sineğine, kene sineğine, lahana sineğine, sinek
|
4
|
sineğini
|
boynuz sineğini, kene sineğini, lahana sineğini, sinek
|
4
|
sineğinin
|
boynuz sineğinin, kene sineğinin, lahana sineğinin, sinek
|
4
|
sinirlenmek
|
anger, kızmak, sinir, sinirlendirmek
|
4
|
sitesini
|
Web sitesini, site, sosyal paylaşım Web sitesini, sosyal paylaşım sitesini
|
4
|
sofu
|
Sofular, Tocsof, pious, puritan
|
4
|
solak
|
Solacolu, Solak, left-handed, left-hander
|
4
|
son kullanma tarihi
|
SKT, STT, expiry date, use-by date
|
4
|
sonradan görme
|
görmek, nouveau riche, upstart, vulgarian
|
4
|
sorgulamak
|
interrogate, query, question, sorğulamaq
|
4
|
stabilize etmek
|
stabil, stabilizasyon, stabilize, stabilize
|
4
|
sultanlık
|
monarchy, saltanat, sultan, sultanate
|
4
|
sövgü
|
curse, imprecation, küfür, sövmek
|
4
|
söyleyiş
|
pronunciation, söylem, söylemek, utterance
|
4
|
sıkıntılı
|
blue, distressed, onerous, sıkıntı
|
4
|
tacir
|
merchant, trader, tüccar, تاجر
|
4
|
tahsis
|
apportionment, hususi, tahsisat, تخصیص
|
4
|
tahıl
|
cereal, corn, grain, تاخل
|
4
|
takdir etmek
|
alkışlamak, applaud, appreciate, takdir
|
4
|
takip etmek
|
ensue, follow, izlemek, trace
|
4
|
tamir etmek
|
fix, mend, onarmak, repair
|
4
|
tanımlama
|
definition, donanım tanımlama dili, donanım tanımlama dilini, donanım tanımlama dilleri
|
4
|
tapa
|
mantar, tapmak, tappo, طپه
|
4
|
tarafsız
|
equitable, impartial, taraf, taraftar
|
4
|
tarama
|
tarama, taramak, taramosalata, թարամա
|
4
|
tarihi
|
SKT, STT, tarih, tarihî
|
4
|
tazminat
|
atonement, compensation, reparation, təzminat
|
4
|
tebdil
|
alteration, amendment, تبديل, تبدیل
|
4
|
tebrikler
|
congratulation, congratulations, tebrik, تبريك
|
4
|
tecil
|
asıntı, deferment, tecil edilebilir, tecil edilemez
|
4
|
tefsir
|
comment, exegesis, tafsir, تفسیر
|
4
|
teftiş
|
inspection, müfettiş, review, تفتيش
|
4
|
tekdüze
|
monotonous, mundane, routine, uniform
|
4
|
tencere
|
pot, saucepan, تنجره, طنجير
|
4
|
teğelti
|
saddle blanket, телтия, تگلتو, تگلتی
|
4
|
tiksinme
|
abhorrence, abomination, disgust, tiksinmek
|
4
|
topal
|
Topalu, aksak, lame, topallamak
|
4
|
torpil
|
nepotism, privilege, torpille, طورپیل
|
4
|
tutkun
|
addict, fervent, tutku, tutmak
|
4
|
tutum
|
behavior, economy, tutmak, tutumlu
|
4
|
uca
|
high, uca, uç, یوجا
|
4
|
ufacık
|
-cık, küçücük, ufak, wispy
|
4
|
ulaştırma
|
münakalat, transportasyon, transportation, ulaşmak
|
4
|
umutsuzluk
|
despair, desperation, hopelessness, umutsuz
|
4
|
usanç
|
boredom, ennui, listlessness, tedium
|
4
|
uslu
|
docile, müeddep, us, well-behaved
|
4
|
ustaca
|
expert, slick, subtle, usta
|
4
|
uyumlu
|
accommodating, adaptable, compatible, harmonious
|
4
|
uzlaşma
|
compromise, konsensüs, reunification, settlement
|
4
|
uçuş
|
flight, fly, uçmak, uçuşa
|
4
|
uğursuz
|
hapless, lanetli, ominous, wicked
|
4
|
vaktinde
|
betimes, in time, on time, vakit
|
4
|
vana
|
valf, valve, vanne, ვანა
|
4
|
vasıf
|
feature, property, trait, وصف
|
4
|
vatoz
|
ray, skate, stingray, واطوس
|
4
|
vızıldamak
|
buzz, drone, hum, vızıltı
|
4
|
yakınlık
|
neighborhood, proximity, vicinity, yakın
|
4
|
yam
|
kovalamak, yam, yammak, 站
|
4
|
yarasın
|
yara, yaramak, yarmak, şerefe
|
4
|
yardımın için teşekkürler
|
thanks for your help, yardım, yardıma ihtiyacın var mı, yardımına ihtiyacım var
|
4
|
yardımınız için teşekkürler
|
thanks for your help, yardım, yardıma ihtiyacınız var mı, yardımınıza ihtiyacım var
|
4
|
yarılmak
|
gülmekten yarılmak, split, yarmak, yarık
|
4
|
yatırmak
|
deposit, eğmek, lay, yatırım
|
4
|
yavrulamak
|
yavru, yavrulamaz, yavrular, üremek
|
4
|
yayınlamak
|
air, broadcast, publish, release
|
4
|
yazıhane
|
escritoire, office, writing desk, yazı
|
4
|
yazılan
|
dynamically-typed, statically-typed, strongly-typed, typed
|
4
|
yazılmış
|
dynamically-typed, statically-typed, strongly-typed, typed
|
4
|
yağmalamak
|
loot, plunder, ravage, sack
|
4
|
yetim
|
fatherless, orphan, öksüz, يتيم
|
4
|
yeğni
|
gyenge, light, yenlik, јеҥил
|
4
|
yok etmek
|
annihilate, destroy, yok, yok edilmek
|
4
|
yürekli
|
brave, stalwart, یرکلی, یوركلی
|
4
|
yürüyüş
|
march, walk, yürümek, یورویش
|
4
|
yüzer
|
bin, yüz, yüzmek, yüzüncü
|
4
|
zarafet
|
grace, zariflik, ظرافة, ظرافت
|
4
|
zemberek
|
mainspring, spring, زنبرك, زنبورک
|
4
|
zorunluluk
|
imperative, must, zorunlu, ıztırar
|
4
|
züğürt
|
bay, fakir, poor, زوكرت
|
4
|
Özi
|
Dniester, Dnipro, Ochakiv, اوزی
|
4
|
çalıştırmak
|
drive, launch, work, çalışmak
|
4
|
çapmak
|
çabuk, çapak, çapmaq, çapulcu
|
4
|
çatlamak
|
gülmekten çatlamak, çat, çatırtı, çıldırmak
|
4
|
çağcıl
|
contemporary, modern, çağ, çağcıllık
|
4
|
çekin
|
çek, çekinmek, çekmek, çiyin
|
4
|
çekçek
|
pousse-pousse, rickshaw, squeegee, çekmek
|
4
|
çizim
|
drawing, illustration, picture, çizmek
|
4
|
çocuksu
|
-si, childish, infantile, çocuk
|
4
|
çürütmek
|
confute, refute, çürümek, چوروتمك
|
4
|
çıkrık
|
Cicrâcci, spinning wheel, čekrk, чекрк
|
4
|
çıyan
|
centipede, içýan, çayan, саян
|
4
|
ölüm meleği
|
Grim Reaper, angel of death, evcikkıran, köygöçüren
|
4
|
önceki
|
former, old, past, previous
|
4
|
öngörü
|
foresight, görmek, öngörülü, öngörüsüz
|
4
|
öpüş
|
öpmek, öpücük, öpüşmek, اوپش
|
4
|
üfürükçü
|
exorcist, faith healer, medicine man, witch doctor
|
4
|
üreme
|
reproduction, üre, üreme sistemi, üremek
|
4
|
üretken
|
fecund, fertile, prolific, üretmek
|
4
|
İmamkulu
|
Emamqoli, İmamqulu, امامقلی, امامقلی
|
4
|
İmankulu
|
Imanqoli, İmanqulu, ایمانقلی, ایمانقلی
|
4
|
şap
|
alum, foot-and-mouth disease, Şaphane, شب
|
4
|
şaşkın
|
nervous, surprised, taken aback, şaşmak
|
4
|
şaşkınlık
|
astonishment, bozuntu, concern, perplexity
|
4
|
şebnem
|
dew, jale, çiy, شبنم
|
4
|
şeftalı
|
şeftali, شفتالو, شفتالو, شفتالو
|
4
|
şekerini
|
elma şekerini, horoz şekerini, pamuk şekerini, şeker
|
4
|
şekerleme
|
confection, sweet, toffee, şeker
|
4
|
şendere
|
Schindel, šindra, шиндра, شندره
|
4
|
şerh
|
annotation, caveat, gloss, paraphrase
|
4
|
şevk
|
buzz, enthusiasm, teşvik, zeal
|
4
|
şira
|
šira, шира, шира, شراع
|
4
|
şölen
|
bilgi şöleni, feast, party, шөл
|
4
|
şüpheli
|
dubious, uncertain, vague, şüphe
|
4
|
şıllık
|
kaltak, kevaşe, orospu, whore
|
3
|
-al
|
-al, -alis, -el
|
3
|
-dı
|
-di, idi, ـدی
|
3
|
-ev
|
görev, işlev, sınav
|
3
|
-iyet
|
lisâniyat, masumiyet, milliyet
|
3
|
-jen
|
-gen, -gène, -γενής
|
3
|
-malı
|
have to, must, need
|
3
|
-meli
|
have to, must, need
|
3
|
-mser
|
iyimser, karamsar, kötümser
|
3
|
-su
|
-si, gezegenimsi bulutsu, kış uykusu
|
3
|
-uncu
|
-inci, -th, ـنجی
|
3
|
-üncü
|
-inci, -th, ـنجی
|
3
|
-üp
|
-ip, -up, kalmak
|
3
|
-ıp
|
-ip, -up, kalmak
|
3
|
11'inci
|
11., 11th, on birinci
|
3
|
12'nci
|
12., 12th, on ikinci
|
3
|
13'üncü
|
13., 13th, on üçüncü
|
3
|
20.
|
20'nci, 20th, yirminci
|
3
|
Afrikalı
|
African, Angolalı, Etiyopyalı
|
3
|
Almalı
|
Almaliul, Almalău, Almălău
|
3
|
Asteroit Kuşağı
|
asteroid belt, asteroit, kuşak
|
3
|
Birinci Dünya Savaşı
|
Cihan Harbi, Harbiumumi, World War I
|
3
|
Birleşik Devletler
|
Amerika Birleşik Devletleri, United States, United States of America
|
3
|
Bizans
|
Bizans İmparatorluğu, Byzantine, Βυζάντιον
|
3
|
Elazığ
|
Elazığ, Elâziz, Harput
|
3
|
Eğriboz
|
Euboea, Εὔβοια, Εὔριπος
|
3
|
Galiçya
|
Galicia, Galiçyaca, غالیچیا
|
3
|
Hazar
|
Cosar, Hazar Denizi, Khazar
|
3
|
Konstantin
|
Constantine, Constantinus, Κωνσταντῖνος
|
3
|
Küçük
|
Küçük Ayı, Küçük Ayı'lar, Küçük Ayı'yı
|
3
|
Kışla
|
Câșla, Câșle, Câșlița
|
3
|
Maria Magdalena
|
Magdalalı Meryem, Mary Magdalene, Mecdelli Meryem
|
3
|
Musul
|
Mosul, Musul, موصل
|
3
|
Müşteri
|
Jupiter, Jüpiter, المشتري
|
3
|
NAFTA
|
KASTA, KAÜSTA, NAFTA
|
3
|
Pire
|
Piraeus, Πειραεύς, Πειραιεύς
|
3
|
Rumeli
|
Rumelia, Thrace, رومایلی
|
3
|
Saint
|
Saint Kitts ve Nevis, Saint Lucia, Saint Vincent ve Grenadinler
|
3
|
Slovence
|
Sloven, Slovene, dil
|
3
|
Standart
|
Standart Model, Standart Model'i, Standart Model'ler
|
3
|
Sıkılliye
|
Σικελία, صقلية, صقلیه
|
3
|
Vasıt
|
Wasit, واسط, واسط
|
3
|
Zilhicce
|
Dhu'l-Hijja, Ramazan, Şaban
|
3
|
Zilkade
|
Dhu'l-Qa'da, Ramazan, Şaban
|
3
|
abdes
|
abdest, آبدست, آبدست
|
3
|
abdez
|
abdest, آبدست, آبدست
|
3
|
abisal
|
abisal bölge, abisal ova, abisal taban
|
3
|
ada tavşanı
|
rabbit, tavşan, آطه طاوشانی
|
3
|
adaya
|
ada, adamak, aday
|
3
|
adli
|
forensic, judicial, legal
|
3
|
afallatmak
|
confound, mystify, stupefy
|
3
|
agnostik
|
agnostic, agnostisizm, laedri
|
3
|
ah
|
alas, beddua, curse
|
3
|
akit
|
akdetmek, treaty, عقد
|
3
|
aklını yitirmek
|
go nuts, lose one's head, lose one's mind
|
3
|
aktivist
|
activist, activiste, campaigner
|
3
|
akıma
|
ak, akı, akım
|
3
|
akımda
|
ak, akı, akım
|
3
|
akımdan
|
ak, akı, akım
|
3
|
akıncı
|
akın, akıntı, əkinçi
|
3
|
alakalı
|
galactic, related, relevant
|
3
|
alaycı
|
derisive, mocker, sarcastic
|
3
|
aldatıcı
|
fallacious, specious, tricky
|
3
|
aleni
|
açık, علني, علنی
|
3
|
almalı
|
Almaliul, Almalău, almak
|
3
|
altına sıçmak
|
shit, shit oneself, sıçmak
|
3
|
altıncı his
|
his, second sight, sixth sense
|
3
|
alın yazısı
|
fate, ճակատագիր, سرنوشت
|
3
|
alıngan
|
sensitive, thin-skinned, touchy
|
3
|
alıntılamak
|
aktarmak, alıntı, quote
|
3
|
alış
|
almak, alışmak, alışveriş
|
3
|
amalgam
|
amalgam, amalgama, amalgame
|
3
|
angarya
|
corvee, donkey work, آنغاریه
|
3
|
anlaşma
|
deal, stipulation, tryst
|
3
|
anorganik
|
anorganik kimya, inorganic, organel
|
3
|
antoloji
|
anthologie, anthology, ἀνθολογία
|
3
|
aperitif
|
apertivus, apéritif, apéritif
|
3
|
araba vapuru
|
araba, ferry, ferryboat
|
3
|
araba yarışçısı
|
pilot, racing driver, yarışçı
|
3
|
aracılığıyla
|
by means of, sayesinde, through
|
3
|
arahna
|
örümcek, αράχνα, ἀράχνη
|
3
|
araştırıcı
|
investigator, researcher, snoop
|
3
|
araḫana
|
örümcek, αράχνα, ἀράχνη
|
3
|
arena
|
arena, arena, arène
|
3
|
arkadaşım
|
arkadaş, hayalî arkadaşım, ile
|
3
|
arttırmak
|
artmak, artırmak, increase
|
3
|
arzulu
|
ambitious, arzu, solicitous
|
3
|
arıtma
|
arı, arıtmak, refinement
|
3
|
arıtım
|
arı, arıtmak, refinement
|
3
|
asabi
|
angry, irascible, sinirli
|
3
|
asilzade
|
blue blood, lord, noblewoman
|
3
|
astrolog
|
astrologer, astrologue, astroloji
|
3
|
asıl sayı
|
cardinal, cardinal number, cardinal numeral
|
3
|
asılı
|
askıntı, asmak, asıntı
|
3
|
atabey
|
ata, atabeg, آتابك
|
3
|
atamak
|
ad, constitute, deputize
|
3
|
atlatmak
|
get something over with, overcome, üstesinden gelmek
|
3
|
attır
|
at, attırmak, attırtmak
|
3
|
atıcı
|
atmak, nişancı, sharpshooter
|
3
|
avazan
|
աւազան, ავაზანი, ავაზანი
|
3
|
avazı çıktığı kadar
|
at the top of one's lungs, avaz, kadar
|
3
|
avcısı
|
avcı, kelle avcısı, personel avcısı
|
3
|
avcısını
|
avcı, kelle avcısını, personel avcısını
|
3
|
avzon
|
աւազան, ავაზანი, ავაზანი
|
3
|
avıstos
|
ağustos, Αύγουστος, آغستوس
|
3
|
ayak bileği
|
ankle, bilek, آیاق بیلكی
|
3
|
ayaklanma
|
isyan, riot, uprising
|
3
|
ayaklık
|
ayak, pedal, pedestal
|
3
|
ayakyolu
|
ayaqyolu, toilet, tuvalet
|
3
|
aydınlatmak
|
elicit, enlighten, light
|
3
|
aynen
|
likewise, verbatim, عینا
|
3
|
ayraç
|
ayırmak, bracket, parenthesis
|
3
|
ayırma
|
ayırmak, segregation, selection
|
3
|
azlık
|
az, dearth, shortage
|
3
|
açık oturum
|
açık, panel, panel discussion
|
3
|
açıkça
|
açık, açıkça söylemek, openly
|
3
|
ağrılı
|
acheful, ağrı, painful
|
3
|
ağrısı
|
ağrı, baş ağrısı, diş ağrısı
|
3
|
ağrısız
|
ağrı, ağrısız, painless
|
3
|
ağustoz
|
ağustos, Αύγουστος, آغستوس
|
3
|
ağzan
|
աւազան, ავაზანი, ავაზანი
|
3
|
ağızlık
|
ağız, cigarette holder, آغزلق
|
3
|
aşhane
|
cafeteria, canteen, آشخانه
|
3
|
aşımı
|
aş, aşı, süre aşımı
|
3
|
babır
|
vapeur, vapur, واپور
|
3
|
bacaksız
|
mischievous, naughty, باجاقسز
|
3
|
bafur
|
vapeur, vapur, واپور
|
3
|
bagaj
|
bagage, luggage, trunk
|
3
|
bahir
|
tahtelbahir, بحر, بحر
|
3
|
bakışmak
|
-iş, bakmak, bakış
|
3
|
bakşı
|
medicine man, shaman, witch doctor
|
3
|
ballıbaba
|
baba, bal, ballı
|
3
|
balo
|
ball, ballo, prom
|
3
|
baltalamak
|
balta, sabote etmek, thwart
|
3
|
balığını
|
balık, mürekkep balığını, çupra balığını
|
3
|
bant
|
adhesive tape, bande, tape
|
3
|
banya
|
banya, بامية, بامیه
|
3
|
bapur
|
vapeur, vapur, واپور
|
3
|
bapır
|
vapeur, vapur, واپور
|
3
|
basiret
|
basiretli, basiretsiz, clairvoyance
|
3
|
bastı
|
basmak, bat, бат
|
3
|
bastık
|
basmak, πάστιλλος, պաստեղ
|
3
|
batıl inanç
|
inanç, superstition, superstitious
|
3
|
batın
|
abdomen, batmak, batı
|
3
|
bayır
|
bayır, баир, баир
|
3
|
bağan
|
bağa, bağana, باغان
|
3
|
bağdaşma
|
concurrence, conformance, tally
|
3
|
bağışlama
|
absolution, bağışlamak, forgiveness
|
3
|
bedi
|
bedii, بديع, بدیع
|
3
|
begüm
|
bey, بیگم, बेगम
|
3
|
belirti
|
alamet, gleam, symptom
|
3
|
benzersiz
|
inimitable, unique, unparalleled
|
3
|
betik dili
|
dil, programlama dili, scripting language
|
3
|
beyin takımı
|
beyin, think tank, think-tank
|
3
|
bezginlik
|
ennui, listlessness, tedium
|
3
|
bilakis
|
akis, rather, بالعكس
|
3
|
bildiğim kadarıyla
|
TTBOMK, as far as one knows, to one's knowledge
|
3
|
bileklik
|
bilek, bilekçe, wristlet
|
3
|
bilen
|
bilmek, cognizant, knowing
|
3
|
bileşim
|
composition, compound, design
|
3
|
bilinemezci
|
agnostic, bilinemezcilik, laedri
|
3
|
bilinçli
|
bilinç, conscious, enlightened
|
3
|
bir daha
|
again, encore, once again
|
3
|
bir sürü
|
a lot, myriad, sürü
|
3
|
bir tek
|
only, sadece, yalnız
|
3
|
birleştirme
|
birleştirmek, combination, tevhit
|
3
|
bitkin
|
bitirmek, bitki, bitmek
|
3
|
bitmeyen
|
bitmek, endless, neverending
|
3
|
blucin
|
denim, jeans, kot
|
3
|
bocuk
|
Christmas Day, Nativity, Yule
|
3
|
bokluk
|
bok, боклук, боклук
|
3
|
boyama
|
boya, boyamak, painting
|
3
|
boynuzlamak
|
boynuz, put horns on, süsmek
|
3
|
boğa güreşi
|
bullfight, bullfighting, tauromachy
|
3
|
boğmaca
|
-mece, boğmak, whooping cough
|
3
|
boğulmak
|
boğmak, drown, stifle
|
3
|
boş yere
|
boş, unnecessary, vainly
|
3
|
boşanmış
|
boşanmak, evli, بوشانمش
|
3
|
bu yıl
|
бујыл, быйыл, быйыл
|
3
|
bugünkü
|
-ki, бүгүҥҥү, бөгүнгү
|
3
|
bulanık
|
blurred, blurry, vague
|
3
|
bulaşmak
|
bulamak, bulaşıcı, bulaşık
|
3
|
bulaşıcılık
|
bulaşıcı, contagiousness, infectiousness
|
3
|
bulma
|
iş ve işçi bulma kurumları, iş ve işçi bulma kurumu, iş ve işçi bulma kurumunu
|
3
|
buluş
|
brainchild, buluşmak, invention
|
3
|
bunaltı
|
boredom, bun, ennui
|
3
|
bundan böyle
|
from now on, henceforth, hereinafter
|
3
|
burlesk
|
burlesco, burlesque, burlesque
|
3
|
burma
|
burmak, castration, wrench
|
3
|
buz pateni
|
ice skating, ice-skate, patinaj
|
3
|
buzağılamak
|
buzamak, buzağı, calve
|
3
|
böbürlenmek
|
boast, brag, kabarmak
|
3
|
bölen
|
bölmek, divisor, en büyük ortak bölen
|
3
|
bölü
|
bölmek, bölüntü, slash
|
3
|
bölüşmek
|
bölmek, split, üleşmek
|
3
|
böğ
|
böcek, böyə, camel spider
|
3
|
bükmem
|
bükme, bükmek, kulağını bükmek
|
3
|
bükmemek
|
bükmek, bükmeme, kulağını bükmek
|
3
|
bükmeye
|
bükme, bükmek, kulağını bükmek
|
3
|
büksün
|
bük, bükmek, kulağını bükmek
|
3
|
bükün
|
bük, bükmek, kulağını bükmek
|
3
|
büyüteç
|
glass, loupe, magnifying glass
|
3
|
büğe
|
buđ, örümcek, буђ
|
3
|
bıkkın
|
bıkmak, fed up, jaded
|
3
|
bıkkınlık
|
ennui, frustration, listlessness
|
3
|
bıkmış
|
bıkmak, fed up, jaded
|
3
|
bırak
|
bırakmak, let alone, not to mention
|
3
|
camız
|
water buffalo, جاموس, گاومیش
|
3
|
can simidi
|
life belt, life preserver, rubber ring
|
3
|
canı çıkmak
|
bite the dust, canı çıxmaq, ölmek
|
3
|
cedvel
|
cetvel, جدول, جدول
|
3
|
centiyana
|
gentian, γεντιανή, جنطيانا
|
3
|
cerrahi
|
cerrah, surgery, surgical
|
3
|
cevizi
|
Hindistan cevizi, ceviz, hindistan cevizi
|
3
|
ciddiye almak
|
ciddi, take seriously, take to heart
|
3
|
cil
|
benmerkezcil, ծիլ, ծիլ
|
3
|
cingöz
|
clever, crafty, uyanık
|
3
|
cizye
|
cizye, jizya, جزية
|
3
|
cumhur reisi
|
cumhurbaşkanı, cumhuriyet, reis
|
3
|
cömertlik
|
generosity, largesse, semahat
|
3
|
cızırdamak
|
buzz, drone, sizzle
|
3
|
daha sonra
|
afterwards, later on, subsequently
|
3
|
dalga dalga
|
billowy, dalga, undulating
|
3
|
damlaya
|
damla, damlamak, damlaya damlaya göl olur
|
3
|
darlık
|
dearth, famine, narrowness
|
3
|
darülfülfül
|
long pepper, دارفلفل, دارفلفل
|
3
|
darılgan
|
sensitive, thin-skinned, touchy
|
3
|
defol
|
get lost, get out, get out of here
|
3
|
deldirmek
|
delmek, pierce, postu deldirmek
|
3
|
delgeç
|
delmek, dəlgəc, hole punch
|
3
|
delice
|
deli, delirious, madly
|
3
|
dememek
|
demek, demesene, denilmek
|
3
|
demen
|
dümen, timón, دومن
|
3
|
deniz tutması
|
deniz, motion sickness, seasickness
|
3
|
denizci
|
navy, sailor, деңизчи
|
3
|
denizkızı
|
deniz, deniz kızı, mermaid
|
3
|
dergah
|
abbey, cloister, درگاه
|
3
|
desenini
|
desen, soyut fabrika tasarım desenini, tasarım desenini
|
3
|
desise
|
conspiracy, dirty trick, malaka
|
3
|
değinmek
|
mention, touch on, yer vermek
|
3
|
değiş
|
değişmek, тейеш, тиіс
|
3
|
dikta
|
Diktat, dictate, diktat
|
3
|
dilekçe
|
application, dilek, petition
|
3
|
dinar
|
dinar, dinar, دينار
|
3
|
dinleyici
|
audience, dinlemek, listener
|
3
|
diploma
|
diploma, diploma, دیپلومه
|
3
|
dirençli
|
resilient, resolute, strong
|
3
|
divit
|
دواة, دوات, دوات
|
3
|
diz çökmek
|
diz, genuflect, kneel
|
3
|
dizinde
|
diz, dizi, dizin
|
3
|
dizinden
|
diz, dizi, dizin
|
3
|
dişlemek
|
bite, diş, nibble
|
3
|
dolan
|
dolamak, dolanmak, dolmak
|
3
|
dolarlar
|
dolamak, dolar, dolmak
|
3
|
domen
|
dümen, timón, دومن
|
3
|
doymuş
|
doymak, satiated, tok
|
3
|
doğaçlama
|
emprovizasyon, impromptu, improvised
|
3
|
doğrultmak
|
doğrulmak, düzeltmek, right
|
3
|
doğum tarihi
|
birthday, date of birth, doğum
|
3
|
doğumu
|
doğu, doğum, ölü doğumu
|
3
|
doğurgan
|
fecund, fertile, prolific
|
3
|
dragoman
|
interpreter, tercüman, çevirmen
|
3
|
durakı
|
δωράκινον, دراق, ܕܘܪܩܝܢܐ
|
3
|
duruş
|
durmak, posture, postür
|
3
|
duyu-dil
|
duyu-dil programlamalar, duyu-dil programlamanın, duyu-dil programlamayı
|
3
|
dömen
|
dümen, timón, دومن
|
3
|
dünyası
|
dünya, düş dünyası, hayal dünyası
|
3
|
düvel
|
devlet, دول, دول
|
3
|
düven
|
düve, threshing sledge, دوگن
|
3
|
düşünülebilir
|
conceivable, imaginable, thinkable
|
3
|
dığa
|
տղա, տղայ, ܛܠܝܐ
|
3
|
dışbükey
|
convex, dışbükey açı, dışbükey dörtgen
|
3
|
efemine
|
effeminate, erkeksi, maskülen
|
3
|
ekinci
|
akincî, farmer, peasant
|
3
|
eklenti
|
add-on, attachment, teferruat
|
3
|
eksilmek
|
eksi, eksiltme, اكسلمك
|
3
|
eksin
|
anyon, ek, ekmek
|
3
|
eller
|
budun, el, ellemek
|
3
|
elmasını
|
elma, elmas, yer elmasını
|
3
|
elmasının
|
elma, elmas, yer elmasının
|
3
|
em
|
em, emmek, эм
|
3
|
emanet etmek
|
consign, emanet, entrust
|
3
|
eme
|
aunt, eme eme, emmek
|
3
|
emme
|
emmek, emzik, emzirmek
|
3
|
en az
|
at least, minimal, minimum
|
3
|
en fazla
|
at most, maximal, maximum
|
3
|
enaniyet
|
enayi, أنانية, انانیت
|
3
|
endoplazmik
|
endoplazmik retikulum, granüllü endoplazmik retikulum, granülsüz endoplazmik retikulum
|
3
|
engellemek
|
inhibit, suppress, tıkamak
|
3
|
eren
|
Erenler, alperen, ermek
|
3
|
erguvan
|
Judas tree, argamannu, ارغوان
|
3
|
erimcak
|
örümcek, էրնջակ, اورمجك
|
3
|
erkek kardeş
|
ağabey, birader, brother/translations
|
3
|
erojen
|
erojen bölge, erojen bölgeler, erojen bölgeyi
|
3
|
erteleme
|
asıntı, deferment, ertelemek
|
3
|
et suyu
|
broth, et, su
|
3
|
etobur
|
carnivore, et, obur
|
3
|
ev hanımı
|
ev, housekeeper, housewife
|
3
|
eğik asimptot
|
asimptot, düşey asimptot, yatay asimptot
|
3
|
eğir otu
|
iđirot, sweet flag, иђирот
|
3
|
eğri asimptot
|
asimptot, düşey asimptot, yatay asimptot
|
3
|
eğrilik
|
Iagorlîc, curvature, warp
|
3
|
eş sesli
|
homograph, homonymous, sesteş
|
3
|
eşarp
|
başörtüsü, headscarf, écharpe
|
3
|
eşdeğer
|
equivalent, generic, well-matched
|
3
|
fanatik
|
fanatic, fanatical, fanatique
|
3
|
fark etmez
|
fark etmek, farkmaz, it doesn't matter
|
3
|
faziletli
|
virtuous, wholesome, yüksek
|
3
|
feminist
|
feminist, feminizm, féministe
|
3
|
fenomen
|
phenomenon, phénomène, φαινόμενον
|
3
|
ferman
|
commandment, dictate, فرمان
|
3
|
feryat
|
bağırtı, groaning, فریاد
|
3
|
feta
|
feta, fetta, φέτα
|
3
|
feyk
|
fake, feint, feyk atmak
|
3
|
file
|
fil, filet, net
|
3
|
filizlenmek
|
filiz, germinate, sprout
|
3
|
finalizm
|
final, finalism, finalisme
|
3
|
firar
|
defection, desertion, فرار
|
3
|
fonksiyonunu
|
fonksiyon, işaret fonksiyonunu, türev fonksiyonunu
|
3
|
formüler
|
formulaire, formül, reforme
|
3
|
fota
|
فوطه, فوطه, पोत
|
3
|
frenk maydanozu
|
chervil, maydanoz, مقدونس إفرنجي
|
3
|
ful
|
Arabian jasmine, فل, فل
|
3
|
fırlatmak
|
fırlanmaq, hurl, throw
|
3
|
fırça atmak
|
berate, lecture, trounce
|
3
|
fırıldak
|
gasing, spinning top, whirligig
|
3
|
fısıldamak
|
buzz, fısıltı, whisper
|
3
|
fıta
|
فوطه, فوطه, पोत
|
3
|
gaddar
|
harsh, insensate, kalpsiz
|
3
|
galat
|
Gălățui, mistake, غلط
|
3
|
gamalı
|
gamalı haç, gamalı haçlar, gamalı haçı
|
3
|
gecikme
|
delay, latency, procrastinate
|
3
|
gele
|
gele gele, gelmek, rastgele
|