yavru
Jump to navigation
Jump to search
Turkish
[edit]Etymology
[edit]Inherited from Ottoman Turkish یاورو (yavru), Proto-Turkic *yabrïg.[1] Cognate with Chuvash ҫӑвӑр (śăvăr).
Pronunciation
[edit]Adjective
[edit]yavru
- young (of an animal)
Declension
[edit]predicative forms of yavru
present tense | ||||
---|---|---|---|---|
positive, declarative |
positive, interrogative |
negative, declarative |
negative, interrogative | |
ben (I am) | yavruyum | yavru muyum? | yavru değilim | yavru değil miyim? |
sen (you are) | yavrusun | yavru musun? | yavru değilsin | yavru değil misin? |
o (he/she/it is) | yavru / yavrudur | yavru mu? | yavru değil | yavru değil mi? |
biz (we are) | yavruyuz | yavru muyuz? | yavru değiliz | yavru değil miyiz? |
siz (you are) | yavrusunuz | yavru musunuz? | yavru değilsiniz | yavru değil misiniz? |
onlar (they are) | yavru(lar) | yavru(lar) mı? | yavru değil(ler) | yavru değiller mi? |
past tense | ||||
positive, declarative |
positive, interrogative |
negative, declarative |
negative, interrogative | |
ben (I was) | yavruydum | yavru muydum? | yavru değildim | yavru değil miydim? |
sen (you were) | yavruydun | yavru muydun? | yavru değildin | yavru değil miydin? |
o (he/she/it was) | yavruydu | yavru muydu? | yavru değildi | yavru değil miydi? |
biz (we were) | yavruyduk | yavru muyduk? | yavru değildik | yavru değil miydik? |
siz (you were) | yavruydunuz | yavru muydunuz? | yavru değildiniz | yavru değil miydiniz? |
onlar (they were) | yavruydular | yavru muydular? | yavru değildi(ler) / değillerdi | yavru değil miydiler? |
indirect past | ||||
positive, declarative |
positive, interrogative |
negative, declarative |
negative, interrogative | |
ben (I was) | yavruymuşum | yavru muymuşum? | yavru değilmişim | yavru değil miymişim? |
sen (you were) | yavruymuşsun | yavru muymuşsun? | yavru değilmişsin | yavru değil miymişsin? |
o (he/she/it was) | yavruymuş | yavru muymuş? | yavru değilmiş | yavru değil miymiş? |
biz (we were) | yavruymuşuz | yavru muymuşuz? | yavru değilmişiz | yavru değil miymişiz? |
siz (you were) | yavruymuşsunuz | yavru muymuşsunuz? | yavru değilmişsiniz | yavru değil miymişsiniz? |
onlar (they were) | yavruymuşlar | yavru muymuşlar? | yavru değilmiş(ler) / değillermiş | yavru değil miymişler? |
conditional | ||||
positive, declarative |
positive, interrogative |
negative, declarative |
negative, interrogative | |
ben (if I) | yavruysam | yavru muysam? | yavru değilsem | yavru değil miysem? |
sen (if you) | yavruysan | yavru muysan? | yavru değilsen | yavru değil miysen? |
o (if he/she/it) | yavruysa | yavru muysa? | yavru değilse | yavru değil miyse? |
biz (if we) | yavruysak | yavru muysak? | yavru değilsek | yavru değil miysek? |
siz (if you) | yavruysanız | yavru muysanız? | yavru değilseniz | yavru değil miyseniz? |
onlar (if they) | yavruysalar | yavru muysalar? | yavru değilseler / değillerse | yavru değil miyseler? |
Noun
[edit]yavru (definite accusative yavruyu, plural yavrular)
- baby (young animal)
- Kedimiz Mırnav, o sene dört yavru yavrulamıştı.
- Our cat Mırnav gave birth to four kittens that year.
- (figurative) A child
- Hiç bir anne yavrusunu ateşe atar mı?
- Would a mother ever throw her child to the fire?
- (figurative) baby (used to refer to an attractive person, most often female)
- Gel buraya güzelim, yavruların yavrusu!
- Come here my beauty, [sexy] baby!
Declension
[edit]Derived terms
[edit]- adayavrusu
- konak yavrusu
- yavru ağzı
- yavrucak
- yavrucuk
- yavru kapı
- yavrukurt
- yavrulamak
- yavrulu
- yavrum
References
[edit]- ^ Starostin, Sergei, Dybo, Anna, Mudrak, Oleg (2003) “*jabrɨ”, in Etymological dictionary of the Altaic languages (Handbuch der Orientalistik; VIII.8), Leiden, New York, Köln: E.J. Brill
Further reading
[edit]- “yavru”, in Turkish dictionaries, Türk Dil Kurumu
- Nişanyan, Sevan (2002–) “yavru”, in Nişanyan Sözlük
- Ayverdi, İlhan (2010) “yavru”, in Misalli Büyük Türkçe Sözlük, a reviewed and expanded single-volume edition, Istanbul: Kubbealtı Neşriyatı
- Çağbayır, Yaşar (2007) “yavru”, in Ötüken Türkçe Sözlük (in Turkish), volume 5, Istanbul: Ötüken Neşriyat, page 5126