parlatmak

Turkish

Etymology

• From "parlamak" (to shine).

Pronunciation

• IPA^(key): [pɑɾɫɑtmɑk]
• Hyphenation: par‧lat‧mak

Verb

parlatmak

1. to make something shine, to polish
2. (slang) to drink (consume alcoholic beverages)

Conjugation

Conjugation of parlatmak (aorist in -V⁴r)

Note: Actual conjugations can be more complex than tables below. Compound forms with the auxiliary olmak not shown. See also Appendix:Turkish suffixes#Verbs.

Positive declarative
infinitive			parlatmak
impersonal participle	imperfective		parlatan
	perfective		parlatmış
	prospective		parlatacak
personal participle	non-prospective		parlattığım	parlattığın	parlattığı	parlattığımız	parlattığınız	parlattıkları
	prospective		parlatacağım	parlatacağın	parlatacağı	parlatacağımız	parlatacağınız	parlatacakları
verbal noun			parlatma
way of doing			parlatış
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	parlatırım	parlatırsın	parlatır	parlatırız	parlatırsınız	parlatırlar
		imperfective	parlatıyorum	parlatıyorsun	parlatıyor	parlatıyoruz	parlatıyorsunuz	parlatıyorlar
	past	perfective	parlattım	parlattın	parlattı	parlattık	parlattınız	parlattılar
		imperfective	parlatıyordum	parlatıyordun	parlatıyordu	parlatıyorduk	parlatıyordunuz	parlatıyorlardı (or parlatıyordular)
	future		parlatacağım	parlatacaksın	parlatacak	parlatacağız	parlatacaksınız	parlatacaklar
	future-in-the-past	definite	parlatacaktım	parlatacaktın	parlatacaktı	parlatacaktık	parlatacaktınız	parlatacaklardı
		indefinite	parlatırdım	parlatırdın	parlatırdı	parlatırdık	parlatırdınız	parlatırlardı
inferential	perfective		parlatmışım	parlatmışsın	parlatmış	parlatmışız	parlatmışsınız	parlatmışlar
	aorist		parlatırmışım	parlatırmışsın	parlatırmış	parlatırmışız	parlatırmışsınız	parlatırlarmış (or parlatırmışlar)
	imperfective		parlatıyormuşum	parlatıyormuşsun	parlatıyormuş	parlatıyormuşuz	parlatıyormuşsunuz	parlatıyorlarmış
conditional	simple		parlatsam	parlatsan	parlatsa	parlatsak	parlatsanız	parlatsalar
	perfective		parlatsaydım	parlatsaydın	parlatsaydı	parlatsaydık	parlatsaydınız	parlatsaydılar
optative			parlatayım	parlatasın	parlata	parlatalım	parlatasınız	parlatalar
progressive			parlatmaktayım	parlatmaktasın	parlatmakta	parlatmaktayız	parlatmaktasınız	parlatmaktalar
necessitative			parlatmalıyım	parlatmalısın	parlatmalı	parlatmalıyız	parlatmalısınız	parlatmalılar
imperative				parlat	parlatsın		parlatın	parlatsınlar
Positive interrogative
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	parlatır mıyım?	parlatır mısın?	parlatır mı?	parlatır mıyız?	parlatır mısınız?	parlatırlar mı?
		imperfective	parlatıyor muyum?	parlatıyor musun?	parlatıyor mu?	parlatıyor muyuz?	parlatıyor musunuz?	parlatıyorlar mı?
	past	perfective	parlattım mı?	parlattın mı?	parlattı mı?	parlattık mı?	parlattınız mı?	parlattılar mı?
		imperfective	parlatıyor muydum?	parlatıyor muydun?	parlatıyor muydu?	parlatıyor muyduk?	parlatıyor muydunuz?	parlatıyorlar mıydı?
	future		parlatacak mıyım?	parlatacak mısın?	parlatacak mı?	parlatacak mıyız?	parlatacak mısınız?	parlatacaklar mı?
inferential	perfective		parlatmış mıyım?	parlatmış mısın?	parlatmış mı?	parlatmış mıyız?	parlatmış mısınız?	parlatmışlar mı?
	aorist		parlatır mıymışım?	parlatır mıymışsın?	parlatır mıymış?	parlatır mıymışız?	parlatır mıymışsınız?	parlatırlar mıymış?
	imperfective		parlatıyor muymuşum?	parlatıyor muymuşsun?	parlatıyor muymuş?	parlatıyor muymuşuz?	parlatıyor muymuşsunuz?	parlatıyorlar mıymış?
conditional	simple		parlatsam mı?	parlatsan mı?	parlatsa mı?	parlatsak mı?	parlatsanız mı?	parlatsalar mı?
	perfective		parlatsa mıydım?	parlatsa mıydın?	parlatsa mıydı?	parlatsa mıydık?	parlatsa mıydınız?	parlatsalar mıydı?
progressive			parlatmakta mıyım?	parlatmakta mısın?	parlatmakta mı?	parlatmakta mıyız?	parlatmakta mısınız?	parlatmaktalar mı?
necessitative			parlatmalı mıyım?	parlatmalı mısın?	parlatmalı mı?	parlatmalı mıyız?	parlatmalı mısınız?	parlatmalılar mı?
Negative declarative
infinitive			parlatmamak
impersonal participle	imperfective		parlatmayan
	perfective		parlatmamış
	prospective		parlatmayacak
personal participle	non-prospective		parlatmadığım	parlatmadığın	parlatmadığı	parlatmadığımız	parlatmadığınız	parlatmadıkları
	prospective		parlatmayacağım	parlatmayacağın	parlatmayacağı	parlatmayacağımız	parlatmayacağınız	parlatmayacakları
verbal noun			parlatmama
way of doing			parlatmayış
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	parlatmam	parlatmazsın	parlatmaz	parlatmayız	parlatmazsınız	parlatmazlar
		imperfective	parlatmıyorum	parlatmıyorsun	parlatmıyor	parlatmıyoruz	parlatmıyorsunuz	parlatmıyorlar
	past	perfective	parlatmadım	parlatmadın	parlatmadı	parlatmadık	parlatmadınız	parlatmadılar
		imperfective	parlatmıyordum	parlatmıyordun	parlatmıyordu	parlatmıyorduk	parlatmıyordunuz	parlatmıyorlardı
	future		parlatmayacağım	parlatmayacaksın	parlatmayacak	parlatmayacağız	parlatmayacaksınız	parlatmayacaklar
inferential	perfective		parlatmamışım	parlatmamışsın	parlatmamış	parlatmamışız	parlatmamışsınız	parlatmamışlar
	aorist		parlatmazmışım	parlatmazmışsın	parlatmazmış	parlatmazmışız	parlatmazmışsınız	parlatmazlarmış
	imperfective		parlatmıyormuşum	parlatmıyormuşsun	parlatmıyormuş	parlatmıyormuşuz	parlatmıyormuşsunuz	parlatmıyorlarmış
conditional	simple		parlatmasam	parlatmasan	parlatmasa	parlatmasak	parlatmasanız	parlatmasalar
	perfective		parlatmasaydım	parlatmasaydın	parlatmasaydı	parlatmasaydık	parlatmasaydınız	parlatmasaydılar
optative			parlatmayayım	parlatmayasın	parlatmaya	parlatmayalım	parlatmayasınız	parlatmayalar
progressive			parlatmamaktayım	parlatmamaktasın	parlatmamakta	parlatmamaktayız	parlatmamaktasınız	parlatmamaktalar
necessitative			parlatmamalıyım	parlatmamalısın	parlatmamalı	parlatmamalıyız	parlatmamalısınız	parlatmamalılar
imperative				parlatma	parlatmasın		parlatmayın	parlatmasınlar
Negative interrogative
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	parlatmaz mıyım?	parlatmaz mısın?	parlatmaz mı?	parlatmaz mıyız?	parlatmaz mısınız?	parlatmazlar mı?
		imperfective	parlatmıyor muyum?	parlatmıyor musun?	parlatmıyor mu?	parlatmıyor muyuz?	parlatmıyor musunuz?	parlatmıyorlar mı?
	past	perfective	parlatmadım mı?	parlatmadın mı?	parlatmadı mı?	parlatmadık mı?	parlatmadınız mı?	parlatmadılar mı?
		imperfective	parlatmıyor muydum?	parlatmıyor muydun?	parlatmıyor muydu?	parlatmıyor muyduk?	parlatmıyor muydunuz?	parlatmıyorlar mıydı?
	future		parlatmayacak mıyım?	parlatmayacak mısın?	parlatmayacak mı?	parlatmayacak mıyız?	parlatmayacak mısınız?	parlatmayacaklar mı?
inferential	perfective		parlatmamış mıyım?	parlatmamış mısın?	parlatmamış mı?	parlatmamış mıyız?	parlatmamış mısınız?	parlatmamışlar mı?
	aorist		parlatmaz mıymışım?	parlatmaz mıymışsın?	parlatmaz mıymış?	parlatmaz mıymışız?	parlatmaz mıymışsınız?	parlatmazlar mıymış?
	imperfective		parlatmıyor muymuşum?	parlatmıyor muymuşsun?	parlatmıyor muymuş?	parlatmıyor muymuşuz?	parlatmıyor muymuşsunuz?	parlatmıyorlar mıymış?
conditional	simple		parlatmasam mı?	parlatmasan mı?	parlatmasa mı?	parlatmasak mı?	parlatmasanız mı?	parlatmasalar mı?
	perfective		parlatmasa mıydım?	parlatmasa mıydın?	parlatmasa mıydı?	parlatmasa mıydık?	parlatmasa mıydınız?	parlatmasalar mıydı?
progressive			parlatmamakta mıyım?	parlatmamakta mısın?	parlatmamakta mı?	parlatmamakta mıyız?	parlatmamakta mısınız?	parlatmamaktalar mı?
necessitative			parlatmamalı mıyım?	parlatmamalı mısın?	parlatmamalı mı?	parlatmamalı mıyız?	parlatmamalı mısınız?	parlatmamalılar mı?