Count
|
Entry
|
Sources
|
440
|
-ir
|
-akalmak, -ekalmak, -er, Ermeni gelini gibi kırıtmak, Fransız kalmak, Hakk'ın rahmetine kavuşmak, Türkçeleştirmek, abanmak, abartmak, abideleşmek, abideleştirmek, acıkmak, acıktırmak, acıktırtmak, acıtmak, aldatmak, aldırmak, aldırtmak, almak, alındırmak, alındırtmak, alınmak, alışmak, anlatmak, apışmak, arınmak, ateşe vermek, attırmak, atılmak, atışmak, atıştırmak, ayarlanmak, ayarlatmak, ayarlattırmak, aylanmak, ayrılmak, ayılmak, ayırmak, açılmak, ağlaşmak, ağrıtmak, aşık attırmak, aşık olmak, aşılmak, bakakalmak, barışmak, bayılmak, başarmak, baştan çıkarmak, bekletmek, beğenmek, bildirmek, bilgilendirmek, bilmek, bir avuç toprak olmak, bir taşla iki kuş vurmak, birleşmek, birleştirmek, birleştirtmek, bitirmek, bitirtmek, bitirttirmek, boy ölçüşmek, boşalmak, boşanmak, buharlaşmak, bulmak, bulunmak, buluşmak, büktürmek, büktürtmek, büktürtülmek, büktürülmek, bükülmek, bütünleşmek, bırakmak, can vermek, canlandırmak, canlandırtmak, canlandırtılmak, canlandırılmak, canlanmak, canlanılmak, cevap vermek, cezalandırmak, dadanmak, daldırmak, daldırtmak, dalgalandırmak, dalgalanmak, darılmak, davranmak, dağılmak, dağıtmak, delirmek, denilmek, deprenmek, devinmek, devralmak, değişmek, değiştirmek, dinlenmek, dirilmek, dize gelinmek, dize gelmek, dokunmak, dolandırmak, dolanmak, dolap çevirmek, doldurmak, donakalmak, dondurmak, doğurmak, durdurmak, durmak, duyurmak, duş almak, döndürmek, dönüşmek, dönüştürmek, dövüşmek, düzelmek, düzeltmek, düşünmek, edilmek, ekşitmek, el sıkışmak, eleştirmek, eritmek, etkinleştirmek, etkisizleştirmek, ettirmek, ettirtmek, evirmek, evlenmek, eğilmek, eğitmek, eğlenmek, eğrilmek, fakirleştirmek, farkına varmak, fevt olmak, fosilleşmek, gebermek, gecikmek, geciktirmek, geciktirtmek, gelinmek, gelişmek, geliştirmek, gelmek, gerekmek, gerinmek, getirmek, geç kalmak, geçinmek, geçirmek, geğirmek, gidilmek, gizlenmek, göndermek, görmek, görünmek, göstermek, götürmek, gözden kaybolmak, gücenmek, gülünçleşmek, güvenmek, güzelleşmek, güzelleştirmek, haberleşmek, hastalanmak, helak olmak, heyecanlandırmak, heyecanlandırtmak, heyecanlanmak, hizalanmak, hoşlanmak, hızlandırmak, hızlanmak, ilan etmek, ilerletmek, iletmek, ilklendirmek, imrenmek, inanmak, indirmek, istenmek, itilmek, ittirilmek, ittirmek, ittirtilmek, ittirtmek, iyileşmek, iyileştirmek, içermek, iğrenmek, işitmek, kalakalmak, kaldırmak, kalmak, kalıbı değiştirmek, kalıbı dinlendirmek, kandırmak, kapanmak, kapatmak, karar vermek, kararmak, kartlaşmak, karışmak, karıştırmak, karıştırtmak, katlanmak, katılaşmak, katılaştırmak, katılmak, kaybolmak, kaygılanmak, kaynaşmak, kaynaştırmak, kaynaştırtmak, kaynaştırtılmak, kaynaştırılmak, kazanmak, kaçırmak, kemirmek, kirletmek, komikleşmek, konuşmak, korkutmak, kovdurmak, kovdurtmak, kovulmak, koyulaşmak, koşturmak, koşturtmak, koşulmak, kulak misafiri olmak, kullanmak, kullanılmak, kurtarmak, kurtulmak, kurulmak, kurutmak, kuyruğu titretmek, kuşatmak, köpürmek, köpürtmek, kötüleşmek, kötüleştirmek, küçülmek, kırdırmak, kırdırtmak, kırılmak, kırılışmak, kırıtmak, kıskanmak, kızarmak, kızartmak, kışkırtmak, mırıldanmak, nefes aldırmak, nefes aldırtmak, nefes almak, nişanlanmak, normalleştirmek, olmak, oluşmak, oluşturmak, onarmak, osurmak, oturakalmak, oturmak, papaz olmak, parlatmak, parçalanmak, paylaşmak, pisletmek, pişirmek, pişman olmak, postu deldirmek, programlanmak, programlatmak, programlattırmak, rahatsızlanmak, rahmetli olmak, reddedilmek, sahip olmak, saklanmak, saldırmak, sanmak, sararmak, sarılmak, sattırmak, sattırtmak, satılmak, satın almak, savaşmak, savunmak, saydırmak, saydırtmak, sağaltmak, seslenmek, sevinmek, sevişmek, seyitmek, seçilmek, sikilmek, sikişmek, sindirmek, sinirlendirmek, sorulmak, soğurmak, soğutmak, sunulmak, sömürmek, söz vermek, sözleşmek, sümkürmek, süpürmek, sürülmek, süründürmek, süründürtmek, sürünmek, sıvılaşmak, sıvılaştırmak, sıyırmak, tanıtmak, tanışmak, titretmek, titrettirmek, toprak olmak, tutuşturmak, tükenmek, tükürmek, tıraş olmak, ulaşmak, unutmak, utandırmak, utanmak, uyanmak, uyarmak, uyuyakalmak, uyuşmak, uzanmak, uğratmak, uğratılmak, varmak, verdirmek, verdirtmek, verilmek, verimsizleştirmek, vermek, vurmak, yaklaşmak, yakışmak, yalvarmak, yanılmak, yanıt vermek, yaptırmak, yaptırtmak, yapılmak, yapışmak, yapıştırmak, yaratmak, yarışmak, yaşlanmak, yedirmek, yedirtmek, yekinmek, yendirmek, yendirtmek, yenilmek, yerleşmek, yetişmek, yetiştirmek, yeşermek, yitirmek, yoksullaştırmak, yoldurmak, yoldurtmak, yolundurmak, yolundurtmak, yolunmak, yontulmak, yorulmak, yoğurmak, yutuzmak, yönelmek, yöneltmek, yönetmek, yönlendirmek, yıpranmak, yıpratmak, âşık olmak, çalışmak, çağırmak, çekilmek, çevirmek, çoğalmak, çökermek, çökertmek, çıkarmak, çıldırmak, çıldırtmak, öfkelendirmek, ökenmek, öksürmek, öldürmek, öldürtmek, öldürtülmek, öldürülmek, ölmek, ölçtürmek, ölçtürtmek, ölçülmek, ölçüşmek, ölümsüzleştirmek, ölünmek, önermek, öngörmek, öpüşmek, öğrenmek, öğretmek, öğütmek, üretmek, üstesinden gelmek, üzülmek, üşenmek, İngilizceleştirmek, ısınmak, ısırmak, ısıtmak, şakalaşmak, şaşakalmak, şaşılmak, şaşırmak, şaşırtmak, şaşırttırmak
|
24
|
eflatun
|
ak, al, bej, beyaz, boz, gri, gök, kahverengi, kara, kırmızı, kızıl, lacivert, lilac, mauve, mavi, mor, pembe, renk, sarı, siyah, turkuaz, turuncu, yeşil, افلاطون
|
22
|
camgöbeği
|
ak, al, bej, beyaz, boz, cyan, gri, gök, kahverengi, kara, kırmızı, kızıl, lacivert, mavi, mor, pembe, renk, sarı, siyah, turkuaz, turuncu, yeşil
|
21
|
limon çürüğü
|
ak, al, bej, beyaz, boz, gri, gök, kahverengi, kara, kırmızı, kızıl, lacivert, mavi, mor, pembe, renk, sarı, siyah, turkuaz, turuncu, yeşil
|
21
|
yavruağzı
|
ak, al, bej, beyaz, boz, gri, gök, kahverengi, kara, kırmızı, kızıl, lacivert, mavi, mor, pembe, renk, sarı, siyah, turkuaz, turuncu, yeşil
|
14
|
çalar
|
çalar saat, çalar saate, çalar saati, çalar saatin, çalar saatler, çalar saatlerde, çalar saatlerden, çalar saatlere, çalar saatleri, çalar saatlerin, çalar saatte, çalar saatten, çalmak, çene çalmak
|
13
|
zincirleme
|
zincirleme ad tamlaması, zincirleme isim tamlamaları, zincirleme isim tamlamalarına, zincirleme isim tamlamalarında, zincirleme isim tamlamalarından, zincirleme isim tamlamalarını, zincirleme isim tamlamalarının, zincirleme isim tamlaması, zincirleme isim tamlamasına, zincirleme isim tamlamasında, zincirleme isim tamlamasından, zincirleme isim tamlamasını, zincirleme isim tamlamasının
|
12
|
abur
|
abur cubur, abur cubura, abur cuburda, abur cuburdan, abur cuburlar, abur cuburlara, abur cuburlarda, abur cuburlardan, abur cuburları, abur cuburların, abur cuburu, abur cuburun
|
11
|
-iş
|
dikiş, diriliş, dövüş, geçiş, giriş, gösteriş, konuşmak, oluşmak, sevişmek, çatış, öpüşmek
|
11
|
-n
|
-di, -in, -lan, -len, -un, bürümek, kapanmak, kullanmak, kıyın, tören, yönlendirmek
|
11
|
ablütofobi
|
ablütofobide, ablütofobiden, ablütofobiler, ablütofobilerde, ablütofobilerden, ablütofobilere, ablütofobileri, ablütofobilerin, ablütofobinin, ablütofobiye, ablütofobiyi
|
10
|
-den hâli
|
ablative case, ayrılma, ayrılma durumu, ayrılma hali, ayrılma hâli, ismin hâli, çıkma, çıkma durumu, çıkma hali, çıkma hâli
|
10
|
aksi
|
akis, aks, aksiseda, bilious, cantankerous, crusty, irascible, irritable, otherwise, recalcitrant
|
10
|
aydın
|
-lik, ay, aydın, aydınlık, enlightened, günaydın, intellectual, intelligentsia, tünaydın, well-read
|
10
|
hominini
|
hominin, homininiler, homininim, homininimin, homininin, hominininin, homininisi, homininisinin, homininiyi, insanımsı
|
10
|
küre
|
ball, globe, küremek, küresel, sphere, yarımküre, yerküre, كرة, كره, كوره
|
10
|
servis
|
garage, school bus, service, service, servis odaklı mimari, servis odaklı mimariler, servis odaklı mimariyi, servis sağlayıcıları, servis sağlayıcısı, servis sağlayıcısını
|
9
|
arşın
|
arshin, aršin, ell, аршин, аршин, аршин, аршин, آرشون, 𐎠𐎼𐏁𐎴𐎡
|
9
|
bucak
|
Beibugeac, Bugeac, Canlî Bugeac, bucak, bucaq, budžak, town, буџак, بوجاق
|
9
|
saklı
|
arcane, esoteric, gizli, hidden, latent, pomegranate, sadınmak, sadınım, secret
|
9
|
vale
|
as, bacak, iskambil, jack, kız, oğlan, papaz, valet, üçlü
|
8
|
-cil
|
-ly, bencil, etçil, evcil, hepçil, otçul, spamcıl, ölümcül
|
8
|
-it
|
-ide, -ite, boyut, eşit, geçit, yapıt, yiğit, örgüt
|
8
|
aşırı
|
aşmak, exaggerated, fringe, high, müfrit, over the top, supercharge, sweltering
|
8
|
beşli
|
as, bacak, fivefold, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
dokuzlu
|
as, bacak, iskambil, kız, nine, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
hali
|
araç hali, ayrılma hali, belirtme hali, bulunma hali, hal, tamlayan hali, yönelme hali, çıkma hali
|
8
|
hürmet
|
deference, honor, piety, respect, veneration, хөрмәт, құрмет, حرمة
|
8
|
ikili
|
as, bacak, binary, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
joker
|
as, bacak, iskambil, joker, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
kaplamak
|
blanket, bürümek, coat, engulf, kaplıca, sarmak, ҡаплау, قاپلامق
|
8
|
onlu
|
as, bacak, decade, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
sekizli
|
as, bacak, iskambil, kız, octal, oğlan, papaz, üçlü
|
8
|
tamlaması
|
belirtili ad tamlaması, belirtili isim tamlaması, belirtisiz ad tamlaması, belirtisiz isim tamlaması, takısız ad tamlaması, takısız isim tamlaması, zincirleme ad tamlaması, zincirleme isim tamlaması
|
8
|
ufak
|
-cık, dwarf, minik, ovmak, small, ваҡ, оок, اوفاق
|
8
|
yarık
|
chasm, chink, cleft, crevice, split, yarmak, ярыҡ, يَرُقْ
|
7
|
-e hâli
|
dative, dative case, ismin hâli, yönelme, yönelme durumu, yönelme hali, yönelme hâli
|
7
|
-iye
|
Azizia, Facria, Făclia, Mahmudia, Saidia, Türkiye, inşa
|
7
|
-sa
|
başsa, bilgisayarsa, bluzsa, buzsa, if, psikozsa, tabansızsa
|
7
|
-se
|
asteroitse, evse, if, imek, ise, memnuniyetse, testse
|
7
|
-ış
|
davranış, kapanış, varış, yalvarış, çarpışmak, çıkış, فتوش
|
7
|
Demeter
|
Demeter, Demeter Yasaları, Demeter Yasası, Demeter Yasası'nı, Demeter yasaları, Demeter yasası, Demeter yasasını
|
7
|
Fibonacci
|
Fibonacci, Fibonacci dizileri, Fibonacci dizisi, Fibonacci dizisini, Fibonacci sayıları, Fibonacci sayısı, Fibonacci sayısını
|
7
|
akçe
|
akçe, money, акча, акша, ахъчэ, ахъшэ, ахъщэ
|
7
|
arasında
|
amongst, between, esnasında, etrafında, аразында, آرهسنده, بین
|
7
|
asılmak
|
asmak, hit on, jerk off, sarkmak, woo, çekmek, آصلمق
|
7
|
bağnaz
|
bigot, bigoted, fanatic, fanatical, pious, religionist, yobaz
|
7
|
bilimini
|
bilim, dil bilimini, dirim bilimini, gezegen bilimini, uzay bilimini, yaşam bilimini, yerküre bilimini
|
7
|
birli
|
as, bacak, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
7
|
dama
|
dama, dama, dame, dame, domina, draughts, دامه
|
7
|
deneme
|
bitch, denemeci, denemek, essay, rehearsal, tentative, test
|
7
|
disk
|
discus, discus, disk, diskler, disque, sabit disk, sert disk
|
7
|
döl
|
cream, cum, descendant, offspring, semen, spawn, دول
|
7
|
dörtlü
|
as, bacak, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
7
|
fanti
|
as, bacak, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
7
|
haftanın günleri
|
cuma, cumartesi, pazar, pazartesi, perşembe, salı, çarşamba
|
7
|
hüner
|
address, craft, ingenuity, prowess, һөнәр, өнер, هنر
|
7
|
kaka
|
cack, dışkı, feces, kakmak, poo, shit, sıçmak
|
7
|
kavramak
|
comprehend, get the hang of, grasp, grok, kavram, realize, savvy
|
7
|
keder
|
affliction, grief, kederli, pain, sorrow, tasa, woe
|
7
|
mahrama
|
makrama, marama, maramă, марама, марама, марама, محرمة
|
7
|
neşeli
|
fun, gay, merrily, merry, upbeat, şakrak, şen
|
7
|
rastgele
|
arbitrary, casual, haphazard, haphazardly, promiscuous, random, randomly
|
7
|
set
|
dam, rampart, set üstü kutuları, set üstü kutusu, set üstü kutusunu, set üstü kutusunun, سد
|
7
|
suçlu
|
criminal, culpable, culprit, guilty, kriminel, perpetrator, suç
|
7
|
yedili
|
as, bacak, iskambil, kız, oğlan, papaz, üçlü
|
7
|
yokluk
|
absence, dearth, default, eksiklik, famine, lack, یوقلق
|
6
|
-de hâli
|
bulunma, bulunma durumu, bulunma hali, bulunma hâli, ismin hâli, locative case
|
6
|
-hane
|
-кана, -хана, -خانا, rasathane, خانه, 𐭡𐭩𐭲𐭠
|
6
|
-i hâli
|
accusative, belirtme, belirtme durumu, belirtme hali, belirtme hâli, ismin hâli
|
6
|
-k
|
-di, kaynak, teslim etmek, çimdiklemek, çimdiklememek, öksürük
|
6
|
Bosna
|
Bosna Hersek, Bosna-Hersek, Bosnasaray, Bosnia, Saray Bosna, Saraybosna
|
6
|
anlaşmazlık
|
conflict, contention, controversy, discord, division, intricacy
|
6
|
ayartmak
|
beguile, deceive, entice, lure, mislead, tempt
|
6
|
ayık
|
ayılmak, ayıq, conscious, sober, айыҡ, اَذِغْ
|
6
|
bastırmak
|
basmak, bastırma, insist, stifle, suppress, swamp
|
6
|
borsa
|
MKB, borsa, exchange, stock exchange, İMKB, بورسه
|
6
|
budak
|
branch, budak, budaq, knot, будак, будак
|
6
|
burgu
|
boru, burğu, corkscrew, tirbuşon, бургия, برغي
|
6
|
cirit
|
javelin, jereed, lance, spear, джирид, جريد
|
6
|
devirmek
|
capsize, devirmək, devrilmek, devrim, değirmen, teker
|
6
|
dilcik
|
bızır, clitoris, dil, dılak, klitoris, دلجك
|
6
|
dindirmek
|
alleviate, assuage, calm, mitigate, palliate, soothe
|
6
|
dolma
|
dolma, dolmak, ντολμάς, долма, طولمه, ტოლმა
|
6
|
efkarlı
|
blue, dertli, elemli, gamlı, hüzünlü, kederli
|
6
|
ergin
|
adult, age, ermek, major, mature, ایركین
|
6
|
etkileşim
|
elektromanyetik etkileşim, güçlü etkileşim, güçlü nükleer etkileşim, temel etkileşim, zayıf etkileşim, zayıf nükleer etkileşim
|
6
|
eğir
|
iđirot, sweet flag, иђирот, اگیر, اگیر, ἄκορος
|
6
|
hakan
|
khagan, khan, lord, monarch, خاقان, 𐰴𐰍𐰣
|
6
|
ispati
|
clubs, iskambil, maça, sinek, takım, اسپاتی
|
6
|
kabarmak
|
fluff, gebermek, göbek, kaba, puff up, şişmek
|
6
|
karo
|
diamonds, iskambil, maça, sinek, takım, tile
|
6
|
karış
|
handful, handspan, karmak, karışmak, span, قارش
|
6
|
kazık
|
Demirkazık, post, stake, خازوق, قازیق, قزق
|
6
|
krem
|
cream, crème, el kremi, krem şanti, krem şantiler, krem şantiyi
|
6
|
küçümsemek
|
contemn, contempt, denigrate, despise, patronize, underestimate
|
6
|
kırağı
|
dew, frost, hoarfrost, jale, кыру, ҡырау
|
6
|
kırkmak
|
ghigva, shear, кыркар, хяргах, ҡырҡыу, ᡤᡳᡵᡳᠮᠪᡳ
|
6
|
mahmuz
|
mamuz, mamuza, spur, мамуза, مهماز, مهمیز
|
6
|
malik
|
malik *imek, owner, ownership, possessor, sahip, مالك
|
6
|
melez
|
bastard, hybrid, larch, mestizo, metis, mongrel
|
6
|
meze
|
meze, μεζές, мезе, мезе, мезе, مزه
|
6
|
müsabaka
|
competition, contest, match, race, sabık, مسابقة
|
6
|
okuyucu
|
audience, kari, okumak, okur, reader, уҡыусы
|
6
|
pic
|
piç, բիճ, բիճ, پیچ, ბიჭი, ბიჭი
|
6
|
planlamak
|
arrange, intend, mean, plan, plan, slate
|
6
|
pupa
|
pupa rüzgârları, pupa rüzgârı, pupa rüzgârını, pupa rüzgârının, puppis, پوپا
|
6
|
ravent
|
reveň, rhubarb, rzewień, ραβέντι, ревень, ریوند
|
6
|
sine
|
Sinem, gönül, kalp, sin, sinmek, سینه
|
6
|
tahin
|
tahin helvaları, tahin helvası, tahin helvasını, tahini, tahniye, ταχίνι
|
6
|
talih
|
blessing, chance, luck, mütalaa, talihsizlik, tulû
|
6
|
tarama
|
tarama, tarama, taramak, taramosalata, ταραμάς, թարամա
|
6
|
toplu
|
düzensiz, kilolu, tombul, tonton, toplum, şişman
|
6
|
ustalık
|
craft, expertise, ingenuity, skill, subtlety, usta
|
6
|
yalnızca
|
just, merely, only, sadece, salt, yalnız
|
6
|
yenge
|
aunt, maternal aunt, paternal aunt, sister-in-law, yengə, жеңге
|
6
|
zencefil
|
ginger, زنجبيل, زنجبیل, زنجبیل, ܙܢܓܒܝܠ, 𑀲𑀺𑀁𑀕𑀺𑀯𑁂𑀭
|
6
|
çarpma
|
bump, darp, impact, multiplication, slam, çarpmak
|
6
|
çoklu
|
multiple, çoklu kalıtım, çoklu kalıtımlar, çoklu kalıtımı, çoklu kalıtımım, çoklu kalıtımın
|
6
|
çük
|
dick, pipi, sik, willy, yarak, چوك
|
6
|
çınar
|
cynʾl, plane, sycamore, չինար, چنار, چنار
|
6
|
şamar
|
slap, şamarlamak, šamar, шамар, шамар, شمار
|
6
|
şan
|
fame, honor, renown, reputation, ün, şanlı
|
6
|
şaşı
|
cross-eyed, sașiu, şaşmak, šašav, шашав, шашав
|
6
|
şişko
|
fatso, kilolu, tombul, tonton, şişman, şişmek
|
5
|
-ak
|
duvak, kavşak, oğlak, topak, yaylak
|
5
|
-ar
|
-er, bilgisayar, dolar, kanar, kokarca
|
5
|
-ey
|
dikey, düzey, kolay, olay, yüzey
|
5
|
-istan
|
-land, -stan, -stʾn', Dağıstan, ستان
|
5
|
-yi
|
basit kelimeyi, birleşik kelimeyi, geliştiriciyi, hastaneyi, meşeyi
|
5
|
Trabzon
|
Trabzon, Trabzon, Trabzon hurması, Τραπεζοῦς, طربزون
|
5
|
acele etmek
|
hurry, hustle, rush, scramble, scurry
|
5
|
akıllıca
|
judiciously, makul, sensible, slick, wisely
|
5
|
alfa
|
alfa sürümleri, alfa sürümü, alfa sürümünü, alfa sürümünün, alpha
|
5
|
analitik
|
analitik geometri, analitik geometriler, analitik geometrinin, analitik geometriyi, analiz
|
5
|
andaç
|
agenda, memento, memoir, planner, reminder
|
5
|
anlamsız
|
anlamlı, deadpan, insensate, insignificant, meaningless
|
5
|
anonim
|
anonim şirketi, anonim şirketini, anonim şirketleri, anonyme, anonymous
|
5
|
antik
|
Antik Yunan, Antik Yunanistan, ancient, antique, archaic
|
5
|
ark
|
arc, canal, jarak, јарак, آرق
|
5
|
arıtmak
|
arı, arınmak, rectify, redeem, yumak
|
5
|
atik
|
dexterous, nimble, עתיק, عتيق, عتیق
|
5
|
aylak
|
avare, aylanmak, idle, straggler, vagrant
|
5
|
ayyaş
|
alcoholic, dipsomaniac, drunk, sarhoş, şarapçı
|
5
|
azıcık
|
a little, az, bit, slightly, tad
|
5
|
balkon
|
balco, balcone, balcony, sundurma, veranda
|
5
|
baraka
|
baracca, barraca, barrack, kışla, shed
|
5
|
bari
|
at least, barem, barem, барем, барем
|
5
|
basamak
|
basmak, bazati, stairs, базати, басамак
|
5
|
basur
|
haemorrhoids, hemorrhoid, mayasıl, باسور, باسور
|
5
|
beceri
|
address, craft, ingenuity, maharet, skill
|
5
|
berbat
|
abominable, awful, horrible, poor, terrible
|
5
|
beta
|
beta, beta sürümleri, beta sürümü, beta sürümünü, beta sürümünün
|
5
|
billur
|
crystal, veḷuriya, بلور, بلور, بلور
|
5
|
boynuzlu
|
boynuz, cuckold, horned, tek boynuzlu at, بوینزلو
|
5
|
boyunduruk
|
bandor, boyunduruq, yoke, бойондороҡһоҙ, بویندرق
|
5
|
bölük
|
buluc, bölmek, company, бүлек, бөлік
|
5
|
cebir
|
algebra, cebren, coercion, kuvvet, جبر
|
5
|
ciddiyet
|
ciddi, formality, gravity, seriousness, severity
|
5
|
defne
|
bay leaf, defin, laurel, δάφνη, δάφνη
|
5
|
derhâl
|
at once, hemen, instantly, tezden, çabucak
|
5
|
deste
|
deck, pack of cards, دسته, دسته, دسته
|
5
|
duygusuz
|
deadpan, emotionless, insensate, insensitive, unfeeling
|
5
|
elverişli
|
convenient, elvermek, makul, susceptible, usable
|
5
|
eğilim
|
affection, notion, proclivity, propensity, tendency
|
5
|
felaket
|
bane, catastrophe, felâket, terrible, فلاكت
|
5
|
gelişigüzel
|
arbitrary, haphazard, haphazardly, promiscuous, random
|
5
|
gezi
|
gez, gezmek, journey, tour, trip
|
5
|
gönenç
|
prosperity, refah, weal, welfare, well-being
|
5
|
hararetli
|
fervent, fierce, hararet, vehement, حرارتلی
|
5
|
hiddet
|
anger, flare-up, fury, rancor, wrath
|
5
|
hırçın
|
bad-tempered, irascible, irritable, խրչան, خرچین
|
5
|
icra
|
executive, icraat, levy, إجراء, اجرا
|
5
|
inat
|
inatçı, innat, obstinacy, γινάτι, ινάτι
|
5
|
ispat
|
evidence, ispat etmek, proof, إثبات, اثبات
|
5
|
içkici
|
alcoholic, dipsomaniac, drunk, şarapçı, эскесе
|
5
|
kahvehane
|
café, kahvane, kahve, قهوهخانه, قهوهخانه
|
5
|
kapris
|
capriccio, caprice, kaprisli, whim, whimsy
|
5
|
kaymakam
|
kaimakam, kajmakám, kaymakam, кајмакам, قایمقام
|
5
|
kayıtsız
|
bilakayduşart, indifferent, kayıt, lukewarm, reckless
|
5
|
kağan
|
khagan, khan, lord, خاقان, 𐰴𐰍𐰣
|
5
|
kiracı
|
Chiragi, kira, lessee, müstecir, tenant
|
5
|
kişilik
|
character, kişi, persona, personality, şahsiyet
|
5
|
kötek
|
ćotek, ћотек, ќотек, քոթակ, كوتك
|
5
|
kışlak
|
qishlaq, qışlaq, yaylak, кишлак, قشلاق
|
5
|
maşallah
|
Allah, inşallah, mashallah, машала, ما شاء الله
|
5
|
meri
|
meriyet, մարի, մարի, մարի, مرعی
|
5
|
muamma
|
conundrum, enigma, meçhul, puzzle, معما
|
5
|
muhit
|
neighborhood, quarter, мұхит, мөхит, محيط
|
5
|
mutlak
|
absolute, infallible, mutlak sıfır, mutlakiyet, مطلق
|
5
|
münasip
|
convenient, expedient, minasib, münasebet, مناسب
|
5
|
nöbetçi
|
nöbet, sentinel, sentry, watch, watchman
|
5
|
olgunlaşmak
|
ermek, kızarmak, mature, pişmek, ripen
|
5
|
onaylamak
|
agree, approve, assent, endorse, onamak
|
5
|
orya
|
iskambil, maça, sinek, takım, اوریا
|
5
|
oturma
|
oturma odaları, oturma odası, oturma odasını, oturma odasının, oturmak
|
5
|
oyalanmak
|
dawdle, eğlenmek, idle, linger, oyalamak
|
5
|
paylamak
|
berate, paylamaz, paylar, tick off, trounce
|
5
|
planya
|
plana, plane, rende, πλάνη, پلانیه
|
5
|
rahat-lokum
|
Turkish delight, rahat-lokum, ratluk, ратлук, рахат-локум
|
5
|
ruhsat
|
license, logbook, pass, permission, рөхсәт
|
5
|
santur
|
dulcimer, santur, sunturlu, σαντούρι, سنتور
|
5
|
sayma
|
counting, sayma sayıları, sayma sayısı, sayma sayısını, saymak
|
5
|
sayısı
|
Fibonacci sayısı, sayma sayısı, sayı, tek sayısı, çift sayısı
|
5
|
sekseninci
|
80'inci, eightieth, seksen, yetmiş dokuzuncu, сексенінші
|
5
|
senet
|
-i, -im, -in, deed, voucher
|
5
|
sofa
|
hol, sofa, sofa, σοφάς, صفة
|
5
|
sonda
|
catheter, son, sonda, sonde, سونده
|
5
|
söndürmek
|
extinguish, quench, söndürmək, sönmek, сөндіру
|
5
|
sınırlamak
|
border, impair, incarcerate, limit, restrict
|
5
|
toptan
|
bilcümle, perakende, top, toptancı, طوپدن
|
5
|
torna
|
lathe, torna, tornavida, tornio, طورنو
|
5
|
tortu
|
precipitate, sludge, çökelek, درد, طورتی
|
5
|
turunç
|
bitter orange, турунка, אתרוג, ترنج, ترنج
|
5
|
tuğ
|
Tuğçe, duvak, туг, туу, 𘰺𘯟
|
5
|
tıkaç
|
mantar, tıkamak, tıkmak, tıxac, طیقاج
|
5
|
umursamaz
|
careless, indifferent, insensate, lukewarm, reckless
|
5
|
uyum
|
accordance, adaptation, ahenk, harmony, uymak
|
5
|
uyuşukluk
|
drowsiness, lethargy, listlessness, sloth, sluggishness
|
5
|
uz
|
Uzbekistan, kirgīzs, uzbeks, ур, اوز
|
5
|
vasıta
|
araç, vasitə, vasıtasız, vehicle, واسطة
|
5
|
vatoz
|
ray, skate, stingray, βάτος, واطوس
|
5
|
yaramaz
|
disobedient, mischievous, naughty, yaramak, յարամազ
|
5
|
yatıştırmak
|
assuage, lull, mitigate, palliate, soothe
|
5
|
yayla
|
Iaila, plateau, plato, yaylak, yaz
|
5
|
yağmalamak
|
loot, plunder, ravage, sack, yağma
|
5
|
yollu
|
kaltak, kevaşe, orospu, streaked, yol
|
5
|
yürütmek
|
lift, purloin, scrounge, yürümek, yürütülmek
|
5
|
yüzsüz
|
pushy, ribald, shameless, yüz, یوزسز
|
5
|
zamanında
|
betimes, in time, long ago, on time, zaman
|
5
|
züğürt
|
bay, fakir, poor, ձախորդ, زوكرت
|
5
|
çakır
|
blue-gray, goshawk, wine, çakırkeyif, çaxır
|
5
|
çakşır
|
čakšire, чакшире, բոխի, چاغشیر, چاقشیر
|
5
|
çanak
|
bowl, kıç, Çanakkale, çanaq, چاناق
|
5
|
çekim
|
conjugation, declension, kütle çekim etkileşimi, kütle çekim kuvveti, çekmek
|
5
|
çengel
|
hook, ¸, شنكل, چنگال, چنگال
|
5
|
çengi
|
köçek, çeng, çenk, چنگی, چنگی
|
5
|
çiş yapmak
|
işemek, pee, piss, water, wee-wee
|
5
|
çomak
|
club, rod, staff, stick, چوماق
|
5
|
ölüm cezası
|
capital punishment, death penalty, death sentence, death warrant, execution
|
5
|
önemli değil
|
bir şey değil, no problem, not at all, rica ederim, you're welcome
|
5
|
ızdırap
|
affliction, agony, azap, distress, ıztırap
|
4
|
-al
|
-alis, -el, kural, sağaltmak
|
4
|
-ici
|
ikna edici, iyileştirici, kavuniçi, tedavi edici
|
4
|
-if
|
-if, -if, -if, -ivus
|
4
|
-içe
|
imparatoriçe, kraliçe, tanrıça, çariçe
|
4
|
-l
|
dişil, durdurulamaz, eğrilmek, sarmal
|
4
|
-ten
|
from, in/translations, ötürü, ـدن
|
4
|
-ti
|
-di, idi, çözelti, 𐱅𐰃
|
4
|
-tir
|
-dir, bitirttirmek, ettirmek, getirmek
|
4
|
-ya
|
-a, -e, to, یه
|
4
|
-ye
|
-a, -e, to, یه
|
4
|
-ş
|
ateş, birleşmek, sözleşmek, şakalaşmak
|
4
|
Antiller
|
Antilleri, Antilles, Büyük Antiller, Küçük Antiller
|
4
|
Balkan
|
Balkan, Balkan Yarımadası, Balkanlar, balkan
|
4
|
Belarus
|
Belarus, Belarusian, Belaruslu, Belarusça
|
4
|
Birmanya
|
Burma, Burmese, Myanmar, ဗမာ
|
4
|
Kayseri
|
Caesarea, Caesarea, Kayseri, Καισάρεια
|
4
|
acıklı
|
acı, acımak, pathetic, sad
|
4
|
acılı
|
acı, bitter, hot, woebegone
|
4
|
acıma
|
acı, acımak, acımasız, pity
|
4
|
aklamak
|
absolve, acquit, redeem, whitewash
|
4
|
aksakallı
|
aqsaqal, аксагал, акъсакъал, аҡһаҡал
|
4
|
aldatma
|
aldatmak, deceit, deception, infidelity
|
4
|
almas
|
elmas, ʾlmʾs, الماس, الماس
|
4
|
altında
|
alt, altın, under, underneath
|
4
|
andız
|
anduz, elecampane, андыҙ, آندیز
|
4
|
anestezist
|
anestezi, anesthesiologist, anesthetist, anesthésiste
|
4
|
antimon
|
antimonlu, antimony, kalay, آنتیمون
|
4
|
anımsamak
|
anmak, anımsatan, hatırlamak, remember
|
4
|
ara sıra
|
bazen, now and then, sometimes, sporadic
|
4
|
arabacı
|
Arabagi, araba, coach driver, عربهجی
|
4
|
arama
|
arama motoru, aramak, quest, search
|
4
|
araştırmak
|
araştırma, explore, irdelemek, research
|
4
|
arpacık
|
arpadžik, arpagic, stye, آرپهجق
|
4
|
arsız
|
audacious, impudent, tout, عارسز
|
4
|
arılık
|
apiary, arı, purity, virtue
|
4
|
atamak
|
ad, atan, constitute, deputize
|
4
|
ateş böceği
|
ateş, firefly, glowworm, آتش بوجكی
|
4
|
atık
|
atmak, nükleer atık, shit, sludge
|
4
|
açılış
|
açılmak, açılış konuşması, inaugural, kapanış
|
4
|
aşağılamak
|
denigrate, despise, insult, slur
|
4
|
aşifte
|
kaltak, kevaşe, orospu, whore
|
4
|
aşırmak
|
aşmak, plunder, purloin, scrounge
|
4
|
basım
|
bas, basma, basmak, edition
|
4
|
başıbozuk
|
bashi-bazouk, bozuk, βασιβουζούκος, باشی بوزوق
|
4
|
belirgin
|
açık, belli, obvious, upfront
|
4
|
bezgin
|
bezmek, blasé, jaded, listless
|
4
|
bilirkişi
|
authority, expert, referee, trade
|
4
|
bilmece
|
bilmek, conundrum, enigma, riddle
|
4
|
bir an önce
|
ASAP, as soon as possible, hemen, tezden
|
4
|
bitpazarı
|
flea market, бит-пазар, битпазар, болвин пазар
|
4
|
boktan
|
bok, fucking, pants, shit
|
4
|
buhran
|
buhranlı, crisis, ennui, بحران
|
4
|
bulak
|
bulaq, spring, булак, بولاق
|
4
|
bulma
|
bulmak, iş ve işçi bulma kurumları, iş ve işçi bulma kurumu, iş ve işçi bulma kurumunu
|
4
|
buluş
|
brainchild, bulmak, buluşmak, invention
|
4
|
bunak
|
amnesia, bun, bunamak, senile
|
4
|
buraya
|
bura, buradan, here/translations, hither
|
4
|
bölenlerin
|
obeb, ortak bölenlerin en büyükleri, ortak bölenlerin en büyüğü, ortak bölenlerin en büyüğünü
|
4
|
canavar
|
bogeyman, monster, جاناوار, جانور
|
4
|
canım
|
can, darling, love/translations, џанам
|
4
|
cedvar
|
zedoary, جدوار, جدوار, ژدوار
|
4
|
cevahir
|
gwhl, جواهر, جوهر, گوهر
|
4
|
cezbetmek
|
allure, entice, lure, tempt
|
4
|
dalan
|
dalmak, hall, lobby, دالان
|
4
|
dalkavuk
|
bootlicker, minion, sycophant, toady
|
4
|
darmadağın
|
dağılmak, dağıtmak, perişan, taramak
|
4
|
dayanma
|
dayanma gücü, dayanma gücüne, dayanma gücünü, dayanma güçleri
|
4
|
deoksiribonükleik
|
deoksiribonükleik asidi, deoksiribonükleik asit, deoksiribonükleik asitler, ribonükleik
|
4
|
derman
|
stamina, дерман, дурман, درمان
|
4
|
devasa
|
colossal, dev, humongous, prodigious
|
4
|
deşik
|
deşmek, тежик, тесік, тишек
|
4
|
dikme
|
dikmek, erection, تیكمه, دیكمه
|
4
|
dizgin
|
bridle, headstall, rein, yular
|
4
|
doksanıncı
|
90'ıncı, doksan, ninetieth, тоқсаныншы
|
4
|
dolayısıyla
|
-la, consequently, ile, therefore
|
4
|
donuk
|
donmak, frozen, lackluster, opaque
|
4
|
doyurmak
|
impregnate, satiate, satisfy, تُذْغُرْماقْ
|
4
|
doğurgan
|
doğurmak, fecund, fertile, prolific
|
4
|
durgun
|
calm, inhabitant, resident, sluggish
|
4
|
dönek
|
donek, fickle, kaypak, renegade
|
4
|
dönüm
|
dunam, dönmek, turnaround, دونم
|
4
|
döş
|
дөш, түш, түөс, төс
|
4
|
dümbelek
|
talabalacco, toubeleki, تنبک, دمبلك
|
4
|
dürtü
|
drive, dürtmek, motive, urge
|
4
|
düşmanlık
|
animosity, düşman, enmity, hostility
|
4
|
edinmek
|
acquire, elicit, etmek, ایدنمك
|
4
|
eksik
|
eksiklik, kalık, need, əskik
|
4
|
ekü
|
escut, escut, scutum, écu
|
4
|
elastikiyet
|
elasticity, flexibility, resilience, stretch
|
4
|
elde etmek
|
derive, elicit, get, obtain
|
4
|
eleştiri
|
animadversion, criticism, critique, judgment
|
4
|
ense
|
nape, nape of the neck, ənsə, эҥзе
|
4
|
eskiden
|
eski, formerly, long ago, used to
|
4
|
esnek
|
esneklik, resilient, sert, اسنك
|
4
|
esrarlı
|
arcane, esrar, inscrutable, mysterious
|
4
|
ey
|
O, ay, bre, ey
|
4
|
eğlence parkı
|
amusement park, eğlence, lunapark, theme park
|
4
|
farkında
|
conscious, enlightened, fark, sensible
|
4
|
feza
|
space, uzay, welkin, فضاء
|
4
|
fisdan
|
fustagno, φουστάνι, ֆիստան, فستان
|
4
|
florya
|
greenfinch, yelve, χλωρίς, فلوریه
|
4
|
fırçası
|
diş fırçası, fırça, saç fırçası, tıraş fırçası
|
4
|
fıstan
|
fustagno, φουστάνι, ֆիստան, فستان
|
4
|
galibiyet
|
utku, victory, win, غالبية
|
4
|
ganimet
|
booty, plunder, prize, trophy
|
4
|
gazi
|
ghazi, martyr, غاز, غازی
|
4
|
gecikme
|
delay, gecikmek, latency, procrastinate
|
4
|
genişletmek
|
broaden, extend, geniş, genişletilebilir
|
4
|
gereklilik
|
gerekli, must, necessity, need
|
4
|
girişim
|
giriş, initiative, try, venture
|
4
|
godoş
|
pezevenk, կոտոշ, կոտոշ, قودوش
|
4
|
gönderen
|
addresser, consigner, göndermek, sender
|
4
|
gönderme
|
allusion, dispatch, göndermek, innuendo
|
4
|
gönülsüz
|
gönül, halfhearted, reluctant, unwilling
|
4
|
gövem
|
blackthorn, güvem, sloe, گوگم
|
4
|
göz atmak
|
atmak, browse, göz, peek
|
4
|
gözetmek
|
görmek, oversee, watch, күҙәтеү
|
4
|
göğem
|
blackthorn, güvem, sloe, گوگم
|
4
|
gündelik
|
daily, everyday, quotidian, wage
|
4
|
güvenilir
|
faithful, reliable, safe, staunch
|
4
|
güğem
|
blackthorn, güvem, sloe, گوگم
|
4
|
hale
|
aureola, hal, halo, nimbus
|
4
|
hamal
|
hamal, амал, حمال, حمال
|
4
|
haram
|
haram, haramibaşı, χαράμι, χαραμίζω
|
4
|
harman
|
Caraharman, threshing floor, خرمن, خرمن
|
4
|
hav
|
bark, havlamak, woof, خاو
|
4
|
hela
|
can, latrine, toilet, tuvalet
|
4
|
her yerde
|
all over the place, everywhere, nerede, һәр ерҙә
|
4
|
hidiv
|
khedive, χοαδηο, خدیو, خدیو
|
4
|
hisse
|
his, portion, share, حصة
|
4
|
hissiz
|
emotionless, his, insensate, insensitive
|
4
|
homurdanmama
|
homurdanma, homurdanmamak, homurdanmamayı, homurdanmayı
|
4
|
hortlak
|
bogeyman, ghoul, revenant, zombie
|
4
|
husumet
|
animosity, enmity, hostility, muhasamat
|
4
|
husus
|
hususi, respect, tahsisat, خصوص
|
4
|
hususiyet
|
character, feature, hususi, tahsisat
|
4
|
ihanet
|
defection, infidelity, treason, إهانة
|
4
|
ihmal etmek
|
elide, neglect, omission, omit
|
4
|
ihtilaf
|
controversy, discord, strife, اختلاف
|
4
|
ilerleme
|
development, headway, progress, progresyon
|
4
|
ilgi
|
affinity, ilgili, ilginç, interest
|
4
|
ilgisiz
|
indifferent, irrelevant, lukewarm, oblivious
|
4
|
inceleme
|
checkup, investigation, review, survey
|
4
|
incelik
|
civility, grace, politeness, subtlety
|
4
|
insan-ı
|
insan-ı kâmili, insan-ı kâmilim, insan-ı kâmilin, insan-ı kâmiller
|
4
|
insansı
|
anthropomorphic, humanoid, insansı maymun, maymun
|
4
|
isot
|
isot, istiot, ısı, տաքդեղ
|
4
|
istila
|
conquest, occupation, استيلاء, استیلا
|
4
|
ittifak
|
alliance, federation, stipulation, اتفاق
|
4
|
iyiyim
|
I'm fine, iyi, iyiyim, teşekkür ederim, iyiyim, teşekkürler
|
4
|
içten
|
affable, cordial, iç, sincere
|
4
|
iğrenme
|
abhorrence, abomination, disgust, iğrenmek
|
4
|
kalemi
|
kale, kalem, kaş kalemi, oylama kalemi
|
4
|
kam
|
medicine man, shaman, witch doctor, şaman
|
4
|
kanatlı
|
ak kanatlı duika ispinozu, kanat, winged, قنادلو
|
4
|
kandırma
|
deceit, deception, kandırmak, persuasion
|
4
|
kapsül
|
capsula, capsule, capsule, قاپسول
|
4
|
kararsız
|
ambivalent, dubious, indifferent, irresolute
|
4
|
karmaşa
|
hash, hubbub, karmak, pigsty
|
4
|
karşıt
|
abhorrent, opponent, opposite, opposition
|
4
|
katların
|
kat, ortak katların en küçükleri, ortak katların en küçüğü, ortak katların en küçüğünü
|
4
|
kavuk
|
caouk, kauk, каук, قاوق
|
4
|
kaygılı
|
anxious, fraught, kaygı, sad
|
4
|
kaynama
|
feveran, kaynama noktaları, kaynama noktasını, kaynamak
|
4
|
kaşağılamak
|
currycomb, kaşağı, kaşağılamaz, kaşağılar
|
4
|
kaşınmak
|
itch, kaşımak, kaşın, kaşınma
|
4
|
kedisi
|
-i, kedi, Çin dağ kedisi, Çin çöl kedisi
|
4
|
kemal
|
ikmal, kâmil, tekemmül, كمال
|
4
|
kepaze
|
infamous, kepec, кепец, кепец
|
4
|
kepenk
|
chepeng, ćepenak, ћепенак, كپنك
|
4
|
kiremit
|
tile, κεραμίδι, κεραμίδιον, كرمیت
|
4
|
komşuluk
|
civar, neighborhood, vicinity, قونشولق
|
4
|
konak
|
inn, konaki, mansion, قوناق
|
4
|
konkav
|
concave, concave, konkav açı, konkav dörtgen
|
4
|
korkulu
|
frightful, korku, korkusuz, куркуль
|
4
|
kumarcı
|
gambler, player, комарджия, قمار
|
4
|
kurnazlık
|
astuteness, craft, kurnaz, subtlety
|
4
|
kursak
|
crop, kurmak, قورساق, 𐰴𐰆𐰺𐰆𐰍𐰽𐰴
|
4
|
kurultay
|
convention, kurultai, thing, قورولتای
|
4
|
kurumu
|
Türk Dil Kurumu, iş ve işçi bulma kurumu, kur, kurum
|
4
|
kurun
|
kur, kurmak, գուռն, ܓܘܪܢܐ
|
4
|
kusurlu
|
culpable, flawed, kusur, malformed
|
4
|
kusursuz
|
flawless, immaculate, kusur, kusursuzlaştırmak
|
4
|
kutusunu
|
kutu, onay kutusunu, set üstü kutusunu, seçme kutusunu
|
4
|
kötülemek
|
denigrate, deteriorating, kötüleme, yermek
|
4
|
küfretmek
|
blaspheme, curse, küfür, swear
|
4
|
küçücük
|
diminutive, küçük, lilliputian, tiny
|
4
|
küçümseyici
|
cynical, derogatory, disparaging, sardonic
|
4
|
kılçık
|
bone/translations, fishbone, kemik, kıl
|
4
|
kırkıncı
|
40'ıncı, fortieth, kırk, қырқыншы
|
4
|
kırma
|
kırmak, mestizo, metis, mongrel
|
4
|
kıvırmak
|
curve, entwist, kıvrılmak, kıvrım
|
4
|
kızak
|
luge, sledge, قزق, قیزاق
|
4
|
lüle
|
lula, лула, лула, لوله
|
4
|
mabet
|
oracle, sanctuary, shrine, temple
|
4
|
makinesi
|
bulaşık makinesi, hesap makinesi, makine, zaman makinesi
|
4
|
malî
|
mali, malî yardım, malî yardımlar, malî yardımı
|
4
|
mankafa
|
blockhead, empty-headed, gerzek, glanders
|
4
|
mat
|
dull, lackluster, opaque, مات
|
4
|
mayasur
|
mayasıl, մասուր, باسور, مایاسیل
|
4
|
mayasır
|
mayasıl, մասուր, باسور, مایاسیل
|
4
|
maş
|
mung bean, ماش, ماش, माष
|
4
|
memba
|
source, spring, well, منبع
|
4
|
mengene
|
vise, μάγγανον, μέγγενη, منگنه
|
4
|
mirza
|
Mirza, мырза, мырҙа, میرزا
|
4
|
misk
|
musk, مسك, مشک, मुष्क
|
4
|
model-view-controller
|
model-view-controlleri, model-view-controllerim, model-view-controllerin, model-view-controllerleri
|
4
|
molla
|
mola, mulla, mullah, mułła
|
4
|
motif
|
motif, motif, motive, motivus
|
4
|
muhacir
|
emigrant, göçmen, immigrant, مهاجر
|
4
|
muhbir
|
casus, muhabir, müxbir, telltale
|
4
|
murabba
|
jam, murabba, varenye, مربى
|
4
|
mırıltı
|
buzz, mutter, mırlamak, purr
|
4
|
nâr
|
nar, انار, نار, نار
|
4
|
olca
|
booty, olcalar, olcayı, plunder
|
4
|
optik
|
optik karakter tanıma, optik karakter tanımalar, optik karakter tanımanın, optik karakter tanımayı
|
4
|
ovalamak
|
ovmak, rub, sürtmek, اوغهلامق
|
4
|
oyuk
|
cave, dent, oymak, recess
|
4
|
oğuz
|
Gagavuz, algojo, algoz, اوغوز
|
4
|
pala
|
Pala, apalã, pallos, pałasz
|
4
|
palanga
|
block and tackle, paranco, phalanga, پلانقه
|
4
|
parlaklık
|
gleam, gloss, luminosity, luster
|
4
|
pinti
|
miser, stingy, փնթի, փնթի
|
4
|
piyes
|
pettia, piece, piece, pièce
|
4
|
potur
|
Potur, փոթոր, փոթոր, پوتور
|
4
|
rahatsız edici
|
annoying, disruptive, disturbing, stingy
|
4
|
rakip
|
adversary, competitor, opponent, rival
|
4
|
ramazan
|
Ramadan, Ramazan, Ramazan Bayramı, Ραμαζάνι
|
4
|
ratl
|
rottol, λίτρα, رطل, رطل
|
4
|
raziyane
|
rezene, رازیانه, رازیانه, رزنه
|
4
|
resul
|
herald, messenger, prophet, yalvaç
|
4
|
riyal
|
real, reale, regalis, ریال
|
4
|
römork
|
remorque, remorquer, rimorchiare, trailer
|
4
|
sabahlar
|
hayırlı sabahlar, iyi sabahlar, sabah, sabahlamak
|
4
|
sakinleştirmek
|
appease, calm, calm down, soothe
|
4
|
sallamak
|
rock, salmak, silkmek, wag
|
4
|
sapkınlık
|
aberration, dalalet, heresy, perversion
|
4
|
saygın
|
decent, sadınmak, sadınım, saymak
|
4
|
sayman
|
accountant, muhasebeci, muhasip, saymak
|
4
|
sayrı
|
ill, sadınmak, sadınım, saymak
|
4
|
selvi
|
cypress, servi, سرو, سروی
|
4
|
sineklerinde
|
boynuz sineklerinde, kene sineklerinde, lahana sineklerinde, sinek
|
4
|
sineklerinden
|
boynuz sineklerinden, kene sineklerinden, lahana sineklerinden, sinek
|
4
|
sineklerine
|
boynuz sineklerine, kene sineklerine, lahana sineklerine, sinek
|
4
|
sineklerini
|
boynuz sineklerini, kene sineklerini, lahana sineklerini, sinek
|
4
|
sineklerinin
|
boynuz sineklerinin, kene sineklerinin, lahana sineklerinin, sinek
|
4
|
sineğinde
|
boynuz sineğinde, kene sineğinde, lahana sineğinde, sinek
|
4
|
sineğinden
|
boynuz sineğinden, kene sineğinden, lahana sineğinden, sinek
|
4
|
sineğine
|
boynuz sineğine, kene sineğine, lahana sineğine, sinek
|
4
|
sineğini
|
boynuz sineğini, kene sineğini, lahana sineğini, sinek
|
4
|
sineğinin
|
boynuz sineğinin, kene sineğinin, lahana sineğinin, sinek
|
4
|
sinirlenmek
|
-len, kızmak, sinir, sinirlendirmek
|
4
|
sitesini
|
Web sitesini, site, sosyal paylaşım Web sitesini, sosyal paylaşım sitesini
|
4
|
sofu
|
Sofular, Tocsof, pious, puritan
|
4
|
solak
|
Solacolu, Solak, left-handed, left-hander
|
4
|
sorgulamak
|
interrogate, query, question, sorğulamaq
|
4
|
sultanlık
|
monarchy, saltanat, sultan, sultanate
|
4
|
söyleyiş
|
pronunciation, söylemek, söylememek, utterance
|
4
|
sıhhat
|
health, hıfzıssıhha, صحة, صحت
|
4
|
tacir
|
merchant, trader, tüccar, تاجر
|
4
|
tahrip etmek
|
lay waste, munge, ravage, yıkmak
|
4
|
tahıl
|
cereal, corn, grain, تاخل
|
4
|
takip etmek
|
ensue, follow, izlemek, trace
|
4
|
tamir etmek
|
fix, mend, onarmak, repair
|
4
|
tapa
|
mantar, tapmak, tappo, طپه
|
4
|
tapınmak
|
adore, tapmak, tapınak, worship
|
4
|
tarihi
|
SKT, STT, tarih, tarihî
|
4
|
tayin
|
appointment, tain, تعيين, تعیین
|
4
|
tebrikler
|
congratulation, congratulations, tebrik, تبريك
|
4
|
tefsir
|
comment, exegesis, tafsir, تفسير
|
4
|
teftiş
|
inspection, müfettiş, review, تفتيش
|
4
|
tekdüze
|
monotonous, mundane, routine, uniform
|
4
|
tekke
|
abbey, cloister, تكیه, تکیه
|
4
|
temizleme
|
cleanup, refinement, temiz, temizlemek
|
4
|
tencere
|
pot, saucepan, تنجره, طنجير
|
4
|
tenkit
|
criticism, critique, tənqid, تنقید
|
4
|
teğelti
|
saddle blanket, телтия, تگلتو, تگلتی
|
4
|
tiz
|
high, sharp, strident, تیز
|
4
|
topaç
|
gasing, spinning top, top, top
|
4
|
topuz
|
bun, mace, topknot, دبوس
|
4
|
toygar
|
lark, torğay, торғай, طویغار
|
4
|
tur
|
lap, round, tour, turn
|
4
|
tutkun
|
addict, fervent, tutku, tutmak
|
4
|
tutum
|
behavior, economy, tutmak, tutumlu
|
4
|
tuzla
|
salt marsh, salt mine, tuz, tuzla
|
4
|
tümsek
|
bump, hummock, hunch, mound
|
4
|
uca
|
high, uca, uç, یوجا
|
4
|
ulaştırma
|
münakalat, transportasyon, transportation, ulaşmak
|
4
|
umutsuzluk
|
despair, desperation, hopelessness, umutsuz
|
4
|
usanç
|
boredom, ennui, listlessness, tedium
|
4
|
uslu
|
docile, müeddep, us, well-behaved
|
4
|
ustaca
|
expert, slick, subtle, usta
|
4
|
uçuş
|
flight, fly, uçmak, uçuşa
|
4
|
uğursuz
|
hapless, lanetli, ominous, wicked
|
4
|
vaktinde
|
betimes, in time, on time, vakit
|
4
|
vasıf
|
feature, property, trait, وصف
|
4
|
vazife
|
job, vazaif, вазифа, وظيفة
|
4
|
vuruş
|
bump, impact, köşe vuruşu, vurmak
|
4
|
yakınlık
|
neighborhood, proximity, vicinity, yakın
|
4
|
yarasın
|
yara, yaramak, yarmak, şerefe
|
4
|
yardımın için teşekkürler
|
thanks for your help, yardım, yardıma ihtiyacın var mı, yardımına ihtiyacım var
|
4
|
yardımınız için teşekkürler
|
thanks for your help, yardım, yardıma ihtiyacınız var mı, yardımınıza ihtiyacım var
|
4
|
yatırmak
|
deposit, eğmek, lay, yatırım
|
4
|
yazıhane
|
escritoire, office, writing desk, yazı
|
4
|
yazılan
|
dynamically-typed, statically-typed, strongly-typed, typed
|
4
|
yazılmış
|
dynamically-typed, statically-typed, strongly-typed, typed
|
4
|
yetim
|
fatherless, orphan, öksüz, يتيم
|
4
|
yeğni
|
gyenge, light, жеңил, јеҥил
|
4
|
yükseltmek
|
kaldırmak, lift, upgrade, uplift
|
4
|
yürüyüş
|
march, walk, yürümek, یورویش
|
4
|
zanaat
|
art, craft, handicraft, trade
|
4
|
zemberek
|
mainspring, spring, زنبرك, زنبورک
|
4
|
çapmak
|
çabuk, çapmaq, çapulcu, چاپمق
|
4
|
çapul
|
booty, plunder, yağma, çapulcu
|
4
|
çatışmak
|
war, çatmak, çatışma, çete
|
4
|
çağcıl
|
contemporary, modern, çağ, çağcıllık
|
4
|
çeki
|
cheki, çek, çekmek, چكی
|
4
|
çekçek
|
pousse-pousse, rickshaw, squeegee, çekmek
|
4
|
çizim
|
drawing, illustration, picture, çizmek
|
4
|
çürütmek
|
refute, çürük, çürümek, چوروتمك
|
4
|
çıkrık
|
Cicrâcci, spinning wheel, čekrk, чекрк
|
4
|
ölüm meleği
|
Grim Reaper, angel of death, evcikkıran, köygöçüren
|
4
|
önceki
|
former, old, past, previous
|
4
|
öncü
|
predecessor, preliminary, progenitor, öncülük
|
4
|
öpüş
|
öpmek, öpücük, öpüşmek, اوپش
|
4
|
özen
|
care, concern, diligence, özenli
|
4
|
üfürükçü
|
exorcist, faith healer, medicine man, witch doctor
|
4
|
üreme
|
reproduction, üre, üreme sistemi, üremek
|
4
|
üretken
|
fecund, fertile, prolific, üretmek
|
4
|
ürkek
|
fainthearted, skittish, timid, ürkmek
|
4
|
şap
|
alum, foot-and-mouth disease, شاب, شب
|
4
|
şebnem
|
dew, jale, çiy, شبنم
|
4
|
şehinşah
|
Schahinschah, shahanshah, شاهنشاه, 𐭬𐭫𐭪𐭠𐭭 𐭬𐭫𐭪𐭠
|
4
|
şekerini
|
elma şekerini, horoz şekerini, pamuk şekerini, şeker
|
4
|
şekerleme
|
confection, sweet, toffee, şeker
|
4
|
şendere
|
Schindel, šindra, шиндра, شندره
|
4
|
şerh
|
annotation, caveat, gloss, paraphrase
|
4
|
şüpheli
|
dubious, uncertain, vague, şüphe
|
4
|
şüphesiz
|
indubitable, no doubt, of course, unquestionably
|
4
|
şıllık
|
kaltak, kevaşe, orospu, whore
|
3
|
-dı
|
-di, idi, ـدی
|
3
|
-dır
|
-dir, hocadır, hızlandırmak
|
3
|
-ik
|
kırık, sili, tarak
|
3
|
-il
|
eril, içilmek, koşul
|
3
|
-imsi
|
-ish, fiilimsi, gezegenimsi bulutsu
|
3
|
-laş
|
antlaşmak, kartlaşmak, paylaşmak
|
3
|
-lek
|
dişlek, izlek, işlek
|
3
|
-malı
|
have to, must, need
|
3
|
-meli
|
have to, must, need
|
3
|
-mez
|
-er, bükülmez, değişmez
|
3
|
-miş
|
imek, imiş, ـمش
|
3
|
-nin
|
basit kelimenin, birleşik kelimenin, meşenin
|
3
|
-su
|
-si, gezegenimsi bulutsu, kış uykusu
|
3
|
-üncü
|
-th, üçüncü, ـنجی
|
3
|
-üş
|
görüş, sürüş, ölçüşmek
|
3
|
-şu
|
-джия, -лия, -чия
|
3
|
11'inci
|
11., 11th, on birinci
|
3
|
12'nci
|
12., 12th, on ikinci
|
3
|
13'üncü
|
13., 13th, on üçüncü
|
3
|
20.
|
20'nci, 20th, yirminci
|
3
|
Afrikalı
|
African, Angolalı, Etiyopyalı
|
3
|
Almalı
|
Almaliul, Almalău, Almălău
|
3
|
Balyoz
|
bailo, baiulus, بالیوس
|
3
|
Birleşik Devletler
|
Amerika Birleşik Devletleri, United States, United States of America
|
3
|
Bizans
|
Bizans İmparatorluğu, Byzantine, Βυζάντιον
|
3
|
Edirne
|
Edirne, Edirne, Ἁδριανούπολις
|
3
|
Elazığ
|
Elazığ, Elâziz, Harput
|
3
|
Eğriboz
|
Euboea, Εὔβοια, Εὔριπος
|
3
|
Galiçya
|
Galicia, Galiçyaca, غالیچیا
|
3
|
Hazar
|
Cosar, Hazar Denizi, Khazar
|
3
|
Hersek
|
Bosna Hersek, Bosna-Hersek, Herzegovina
|
3
|
Isa
|
Cioban-Isa, Ciobănița, Ἰησοῦς
|
3
|
Kayserya
|
Caesarea, Caesarea, Καισάρεια
|
3
|
Konstantin
|
Constantine, Constantinus, Κωνσταντῖνος
|
3
|
Küçük
|
Küçük Ayı, Küçük Ayı'lar, Küçük Ayı'yı
|
3
|
Kırgız
|
Kyrgyz, Kırgızca, Kırgızistan
|
3
|
Kışla
|
Câșla, Câșle, Câșlița
|
3
|
Maria Magdalena
|
Magdalalı Meryem, Mary Magdalene, Mecdelli Meryem
|
3
|
Musul
|
Mosul, Musul, موصل
|
3
|
NAFTA
|
KASTA, KAÜSTA, NAFTA
|
3
|
Pire
|
Piraeus, Πειραεύς, Πειραιεύς
|
3
|
Rumeli
|
Rumelia, Thrace, رومایلی
|
3
|
Sinop
|
Sinop, sinopia, Σινώπη
|
3
|
Standart
|
Standart Model, Standart Model'i, Standart Model'ler
|
3
|
Süryanice
|
Classical Syriac, Syriac, dil
|
3
|
Tarsus
|
Tarsus, Ταρσός, طرسوس
|
3
|
abisal
|
abisal bölge, abisal ova, abisal taban
|
3
|
acep
|
hayret, ғажап, عجب
|
3
|
adli
|
forensic, judicial, legal
|
3
|
afallatmak
|
confound, mystify, stupefy
|
3
|
ah
|
alas, beddua, curse
|
3
|
ahir
|
sonra, آخر, آخر
|
3
|
ahlaksız
|
reprobate, vicious, wrong
|
3
|
akit
|
akdetmek, treaty, عقد
|
3
|
aklını yitirmek
|
go nuts, lose one's head, lose one's mind
|
3
|
aktarma
|
connection, transfer, αχταρμάς
|
3
|
aktarmak
|
axtarmaq, convey, transfer
|
3
|
akılsız
|
akılsız başın cezasını ayaklar çeker, foolish, mindless
|
3
|
akıma
|
ak, akı, akım
|
3
|
akımda
|
ak, akı, akım
|
3
|
akımdan
|
ak, akı, akım
|
3
|
akıntı
|
akım, current, stream
|
3
|
alakalı
|
galactic, related, relevant
|
3
|
aldatıcı
|
fallacious, specious, tricky
|
3
|
alim
|
pundit, ғалим, عالم
|
3
|
almalı
|
Almaliul, Almalău, almak
|
3
|
altına sıçmak
|
shit, shit oneself, sıçmak
|
3
|
alçalmak
|
alçaltmak, descend, inmek
|
3
|
alın yazısı
|
fate, ճակատագիր, سرنوشت
|
3
|
alıngan
|
sensitive, thin-skinned, touchy
|
3
|
alınmamak
|
almamak, alınmak, alınır
|
3
|
alınmaz
|
alınmak, alınır, alınır alınmaz
|
3
|
alıntı
|
citation, quotation, quote
|
3
|
alış
|
almak, alışmak, alışveriş
|
3
|
alışveriş merkezi
|
alışveriş, mall, shopping centre
|
3
|
anestezik
|
anestezi, anesthetic, anesthésique
|
3
|
anesteziyoloji
|
anestezi, anesthesiology, anesthésiologie
|
3
|
angarya
|
corvee, donkey work, آنغاریه
|
3
|
anlamına gelmek
|
imply, infer, mean
|
3
|
anlaşma
|
deal, stipulation, tryst
|
3
|
araba vapuru
|
araba, ferry, ferryboat
|
3
|
araştırıcı
|
investigator, researcher, snoop
|
3
|
ardından
|
after, aftermath, art
|
3
|
arena
|
arena, arena, arène
|
3
|
arkadaşım
|
arkadaş, hayalî arkadaşım, ile
|
3
|
arttırmak
|
artmak, artırmak, increase
|
3
|
artçı
|
artçı deprem, artçı sarsıntı, artçı şok
|
3
|
arık
|
jarok, árok, архъуан
|
3
|
asabi
|
angry, irascible, sinirli
|
3
|
asilzade
|
blue blood, lord, noblewoman
|
3
|
asıl sayı
|
cardinal, cardinal number, cardinal numeral
|
3
|
atabey
|
ata, atabeg, آتابك
|
3
|
atlas
|
atlas, satin, أطلس
|
3
|
atlatmak
|
get something over with, overcome, üstesinden gelmek
|
3
|
avazan
|
աւազան, ავაზანი, ავაზანი
|
3
|
avcısı
|
avcı, kelle avcısı, personel avcısı
|
3
|
avcısını
|
avcı, kelle avcısını, personel avcısını
|
3
|
avzon
|
աւազան, ავაზანი, ავაზანი
|
3
|
ayaklanma
|
isyan, riot, uprising
|
3
|
ayaklık
|
ayak, pedal, pedestal
|
3
|
ayaktakımı
|
mob, rabble, riffraff
|
3
|
ayakyolu
|
ayaqyolu, toilet, tuvalet
|
3
|
aydınlatmak
|
elicit, enlighten, light
|
3
|
aynen
|
likewise, verbatim, عینا
|
3
|
ayraç
|
ayırmak, bracket, parenthesis
|
3
|
ayrım
|
ayırmak, difference, distinction
|
3
|
ayırma
|
ayırmak, segregation, selection
|
3
|
azarlamak
|
berate, rebuke, tick off
|
3
|
azlık
|
az, dearth, shortage
|
3
|
açık saçık
|
açık, filthy, pornographic
|
3
|
ağrılı
|
acheful, ağrı, painful
|
3
|
ağrısı
|
ağrı, baş ağrısı, diş ağrısı
|
3
|
ağrısız
|
ağrı, ağrısız, painless
|
3
|
ağzan
|
աւազան, ავაზანი, ავაზანი
|
3
|
ağızlık
|
ağız, cigarette holder, آغزلق
|
3
|
aşağı yukarı
|
circa, hemen, şöyle böyle
|
3
|
aşağılama
|
insult, pejorative, slur
|
3
|
aşhane
|
cafeteria, canteen, آشخانه
|
3
|
aşımı
|
aş, aşı, süre aşımı
|
3
|
badi
|
duckling, gosling, waddle
|
3
|
bagaj
|
bagage, luggage, trunk
|
3
|
bakşı
|
medicine man, shaman, witch doctor
|
3
|
balo
|
ball, ballo, prom
|
3
|
balçık
|
palçıq, slush, балсыҡ
|
3
|
balığını
|
balık, mürekkep balığını, çupra balığını
|
3
|
banya
|
banya, بامية, بامیه
|
3
|
bark
|
barı, ev, պարկ
|
3
|
basiret
|
basiretli, basiretsiz, clairvoyance
|
3
|
bastı
|
basmak, bat, бат
|
3
|
bastık
|
basmak, πάστιλλος, պաստեղ
|
3
|
basılı
|
basılı tutmak, hard copy, printed
|
3
|
batın
|
abdomen, batmak, batı
|
3
|
bavul
|
baule, portmanteau, suitcase
|
3
|
bayır
|
bayır, баир, баир
|
3
|
bağan
|
bağa, bağana, باغان
|
3
|
bağdaşma
|
concurrence, conformance, tally
|
3
|
bağlarsın
|
bağ, bağlamak, bağlamamak
|
3
|
bağlarsınız
|
bağ, bağlamak, bağlamamak
|
3
|
bağlarım
|
bağ, bağlamak, bağlamamak
|
3
|
bağlarız
|
bağ, bağlamak, bağlamamak
|
3
|
baş örtüsü
|
kerchief, yemeni, örtü
|
3
|
başak
|
ear, башаҡ, мажак
|
3
|
bekri
|
bekrija, şarapçı, бекрија
|
3
|
belirti
|
alamet, gleam, symptom
|
3
|
betik dili
|
dil, programlama dili, scripting language
|
3
|
beyanat
|
beyan, declaration, statement
|
3
|
beylerbeyi
|
beilerbei, bey, beylerbey
|
3
|
beyt-ül-kasit
|
kaside, makta, matla
|
3
|
bezginlik
|
ennui, listlessness, tedium
|
3
|
bildiri
|
declaration, notification, statement
|
3
|
bildiğim kadarıyla
|
TTBOMK, as far as one knows, to one's knowledge
|
3
|
bilen
|
bilmek, cognizant, knowing
|
3
|
bileşim
|
composition, compound, design
|
3
|
bilimci
|
bilim, buzul bilimci, kazı bilimci
|
3
|
bilinçli
|
bilinç, conscious, enlightened
|
3
|
bir daha
|
again, encore, once again
|
3
|
bir tek
|
only, sadece, yalnız
|
3
|
birleştirme
|
birleştirmek, combination, tevhit
|
3
|
blucin
|
denim, jeans, kot
|
3
|
bocuk
|
Christmas Day, Nativity, Yule
|
3
|
boyama
|
boya, boyamak, painting
|
3
|
boğa güreşi
|
bullfight, bullfighting, tauromachy
|
3
|
boğulmak
|
boğmak, drown, stifle
|
3
|
boş yere
|
boş, unnecessary, vainly
|
3
|
boşanmış
|
boşanmak, evli, بوشانمش
|
3
|
boşuna
|
boş, needless, vainly
|
3
|
bugünkü
|
-ki, бүгүҥҥү, бөгүнгү
|
3
|
bulaşmak
|
bulamak, bulaşıcı, bulaşık
|
3
|
bunaltı
|
boredom, bun, ennui
|
3
|
bunalım
|
bun, crisis, depression
|
3
|
bunca
|
bu, onca, بونجه
|
3
|
bundan böyle
|
from now on, henceforth, hereinafter
|
3
|
bunlu
|
bu, bun, morose
|
3
|
buz pateni
|
ice skating, ice-skate, patinaj
|
3
|
buzağılamak
|
buzamak, buzağı, calve
|
3
|
bâc
|
badža, баџа, باژ
|
3
|
bölen
|
bölmek, divisor, en büyük ortak bölen
|
3
|
bölme
|
bölmek, division, partition
|
3
|
böğ
|
böcek, böyə, camel spider
|
3
|
böğürmek
|
bellow, böğür, мӧӧрӧ-
|
3
|
büke
|
bükmek, dragon, kulağını bükmek
|
3
|
bükmem
|
bükme, bükmek, kulağını bükmek
|
3
|
bükmeye
|
bükme, bükmek, kulağını bükmek
|
3
|
büyüteç
|
glass, loupe, magnifying glass
|
3
|
büyütmek
|
blow up, büyümek, foster
|
3
|
büğe
|
buđ, örümcek, буђ
|
3
|
bıkkınlık
|
ennui, frustration, listlessness
|
3
|
bırak
|
bırakmak, let alone, not to mention
|
3
|
bıçkı
|
saw, бичкија, бысҡы
|
3
|
cedvel
|
cetvel, جدول, جدول
|
3
|
centiyana
|
gentian, γεντιανή, جنطيانا
|
3
|
cet
|
ata, progenitor, جد
|
3
|
cevizi
|
Hindistan cevizi, ceviz, hindistan cevizi
|
3
|
ciddiye almak
|
ciddi, take seriously, take to heart
|
3
|
cifin
|
zifin, τσιφίνι, ճփնի
|
3
|
cizye
|
cizye, jizya, جزية
|
3
|
cömert
|
generous, жомарт, йомарт
|
3
|
cömertlik
|
generosity, largesse, semahat
|
3
|
cüz
|
ecza, juz, جزء
|
3
|
daha sonra
|
afterwards, later on, subsequently
|
3
|
dalga dalga
|
billowy, dalga, undulating
|
3
|
dalgalanma
|
dalgalanmak, flüktüasyon, undulate
|
3
|
damlaya
|
damla, damlamak, damlaya damlaya göl olur
|
3
|
darlık
|
dearth, famine, narrowness
|
3
|
darülfülfül
|
long pepper, دارفلفل, دارفلفل
|
3
|
darık
|
τάριχος, տառեխ, տարեխ
|
3
|
darılgan
|
sensitive, thin-skinned, touchy
|
3
|
defol
|
get lost, get out, get out of here
|
3
|
dek
|
değin, özdek, دك
|
3
|
deldirmek
|
delmek, pierce, postu deldirmek
|
3
|
delgeç
|
delmek, dəlgəc, hole punch
|
3
|
deme
|
demek, sense, you don't say
|
3
|
dergah
|
abbey, cloister, درگاه
|
3
|
desenini
|
desen, soyut fabrika tasarım desenini, tasarım desenini
|
3
|
devamlı
|
consistently, continuous, devam
|
3
|
değiş
|
değişmek, тейеш, тиіс
|
3
|
değiştirme
|
değiştirmek, modification, shift
|
3
|
dimi
|
dimity, δίμιτον, دیمی
|
3
|
dinleyici
|
audience, dinlemek, listener
|
3
|
dirençli
|
resilient, resolute, strong
|
3
|
dirhem
|
dirhem, δραχμή, درهم
|
3
|
divit
|
دواة, دوات, دوات
|
3
|
diz çökmek
|
diz, genuflect, kneel
|
3
|
dizinde
|
diz, dizi, dizin
|
3
|
dizinden
|
diz, dizi, dizin
|
3
|
dişlemek
|
bite, diş, nibble
|
3
|
dolan
|
dolamak, dolanmak, dolmak
|
3
|
dolarlar
|
dolamak, dolar, dolmak
|
3
|
donmuş
|
donmak, frostbitten, frozen
|
3
|
doymuş
|
doymak, satiated, tok
|
3
|
doğaçlama
|
emprovizasyon, impromptu, improvised
|
3
|
doğum tarihi
|
birthday, date of birth, doğum
|
3
|
doğumu
|
doğu, doğum, ölü doğumu
|
3
|
dragoman
|
interpreter, tercüman, çevirmen
|
3
|
duyu-dil
|
duyu-dil programlamalar, duyu-dil programlamanın, duyu-dil programlamayı
|
3
|
döşemek
|
döşenmek, lay, sermek
|
3
|
dünyası
|
dünya, düş dünyası, hayal dünyası
|
3
|
düşünülebilir
|
conceivable, imaginable, thinkable
|
3
|
dığa
|
տղա, տղայ, ܛܠܝܐ
|
3
|
dışbükey
|
convex, dışbükey açı, dışbükey dörtgen
|
3
|
edilmiş
|
blockhouse, edilmek, terk edilmiş
|
3
|
ekinci
|
akincî, farmer, peasant
|
3
|
eklenti
|
add-on, attachment, teferruat
|
3
|
ekmekçi
|
baker, ekmek, اكمكجی
|
3
|
eksilmek
|
eksi, eksiltme, اكسلمك
|
3
|
eksin
|
anyon, ek, ekmek
|
3
|
ekşit
|
asit, ekşitmek, hamız
|
3
|
el koymak
|
confiscate, confiscation, levy
|
3
|
elektromanyetik
|
elektromanyetik enerji, elektromanyetik etkileşim, elektromanyetik kuvvet
|
3
|
elem
|
elemli, suffer, ألم
|
3
|
eller
|
budun, el, ellemek
|
3
|
elmasını
|
elma, elmas, yer elmasını
|
3
|
elmasının
|
elma, elmas, yer elmasının
|
3
|
eme
|
aunt, eme eme, emmek
|
3
|
emtia
|
commodity, merchandise, ware
|
3
|
emzik
|
emmek, nipple, pacifier
|
3
|
en az
|
at least, minimal, minimum
|
3
|
en fazla
|
at most, maximal, maximum
|
3
|
enayi
|
chump, fall guy, salak
|
3
|
endoplazmik
|
endoplazmik retikulum, granüllü endoplazmik retikulum, granülsüz endoplazmik retikulum
|
3
|
engellemek
|
inhibit, suppress, tıkamak
|
3
|
epeyi
|
epe, iyi, well
|
3
|
erkek kardeş
|
ağabey, birader, brother/translations
|
3
|
erkin
|
Erkin, azat, erk
|
3
|
erojen
|
erojen bölge, erojen bölgeler, erojen bölgeyi
|
3
|
esinti
|
Esen, breeze, wind/translations
|
3
|
estetik
|
aesthetic, esthétique, felsefe
|
3
|
evrilmek
|
aylanmak, evirmek, evrim
|
3
|
eğik asimptot
|
asimptot, düşey asimptot, yatay asimptot
|
3
|
eğir otu
|
iđirot, sweet flag, иђирот
|
3
|
eğri asimptot
|
asimptot, düşey asimptot, yatay asimptot
|
3
|
fanatik
|
fanatic, fanatical, fanatique
|
3
|
feminist
|
feminist, feminizm, féministe
|
3
|
fenomen
|
phenomenon, phénomène, φαινόμενον
|
3
|
filmi
|
film, korku filmi, televizyon filmi
|
3
|
firar
|
defection, desertion, فرار
|
3
|
fistan
|
fustagno, φουστάνι, فستان
|
3
|
fiston
|
fustagno, φουστάνι, فستان
|
3
|
flört
|
flirt, flirt, philanderer
|
3
|
fonksiyonunu
|
fonksiyon, işaret fonksiyonunu, türev fonksiyonunu
|
3
|
frenk maydanozu
|
chervil, maydanoz, مقدونس إفرنجي
|
3
|
ful
|
Arabian jasmine, فل, فل
|
3
|
fustan
|
fustagno, φουστάνι, فستان
|
3
|
fırlatmak
|
fırlanmaq, hurl, throw
|
3
|
fırıldak
|
gasing, spinning top, whirligig
|
3
|
fışkı
|
feces, shit, فشقی
|
3
|
gamalı
|
gamalı haç, gamalı haçlar, gamalı haçı
|
3
|
gelişmiş
|
developed, full-blown, gelişmek
|
3
|
geliştirmeme
|
gelişmeme, geliştirme, geliştirmek
|
3
|
general
|
general, orgeneral, جنرال
|
3
|
gerdek
|
consummation, đerdek, ђердек
|
3
|
gereksinmek
|
gereksinim, need, require
|
3
|
gerektirmek
|
gerekmek, imply, require
|
3
|
gerileme
|
declension, drop-off, regression
|
3
|
geven
|
gevmek, milk-vetch, گون
|
3
|
gezgin
|
gezmen, tourist, traveller
|
3
|
gezinti
|
gezmek, stroll, tour
|
3
|
gidelim
|
come on, gitmek, let's go
|
3
|
gireyi
|
Κυριακή, կիրակի, կիւրակէ
|
3
|
gireği
|
Κυριακή, կիրակի, կիւրակէ
|
3
|
gizlice
|
-ce, surreptitiously, undercover
|
3
|
golf
|
caddie, golf, golfçü
|
3
|
goringe
|
korunga, կորնգան, կորնգան
|
3
|
gorunga
|
korunga, կորնգան, կորնգան
|
3
|
gök ada
|
galaxy, sarmal gök ada, çubuklu sarmal gök ada
|
3
|
gökdoğan
|
doğan, falcon, peregrine falcon
|
3
|
göknar
|
fir, köknar, كوكنار
|
3
|
görümce
|
görmek, sister-in-law, örümcek
|
3
|
görünge
|
korunga, կորնգան, կորնգան
|
3
|
görüngel
|
korunga, կորնգան, կորնգան
|
3
|
görür
|
-er, görmek, silo
|
3
|
gözden geçirmek
|
browse, check out, critique
|
3
|
gözgü
|
görmek, mirror, көҙгө
|
3
|
gözsüz
|
blind, eyeless, göz
|
3
|
gözü pek
|
audacious, daredevil, intrepid
|
3
|
göç etmek
|
göç, immigrate, ölmek
|
3
|
gücenmiş
|
disgruntled, gücenmek, miffed
|
3
|
güle
|
gül, güle güle, gülmek
|
3
|
gülle
|
ball, cannonball, گله
|
3
|
gülünçleştirmek
|
gülünç, gülünçleşme, gülünçleşmek
|
3
|
günah keçisi
|
fall guy, günah, scapegoat
|
3
|
gıcık etmek
|
gıcık, irritate, tick off
|
3
|
haberci
|
haber, herald, messenger
|
3
|
hafifletmek
|
alleviate, mitigate, palliate
|
3
|
hafiye
|
detective, snoop, خفية
|
3
|
hakkını
|
hak, oy hakkını, oy verme hakkını
|
3
|
hakları
|
hak, oy hakları, oy verme hakları
|
3
|
halife
|
caliph, χαλίφης, خلیفه
|
3
|
halter
|
dumbbell, halterci, weight
|
3
|
hatırlamamak
|
anmamak, hatırlamak, hatırlatmayan
|
3
|
havada
|
hava, mid-air, overhead
|
3
|
havlama
|
bark, barking, havlamak
|
3
|
haya
|
ball, testicle, خایه
|
3
|
haydi
|
come on, let's go, هایده
|
3
|
hazne
|
haznadar, казна, хазнадар
|
3
|
hemen hemen
|
hemen, nearly, neredeyse
|
3
|
her neyse
|
anyway, neyse, whatever
|
3
|
hesaplamak
|
calculate, compute, hesap
|
3
|
heykeltıraş
|
heykel, heykəltəraş, sculptor
|
3
|
hicret
|
Hijra, immigration, هجرت
|
3
|
hint
|
Indian, խենթ, խենթ
|
3
|
hizmetçi
|
hizmet, servant, server
|
3
|
hoşgörü
|
indulgence, müsamaha, tolerance
|
3
|
humbara
|
خمبره, قنبلة, قنبلة
|
3
|
huzur içinde yatsın
|
RIP, requiescat in pace, rest in peace
|
3
|
hörgüç
|
hump, үркәс, ӧркӧш
|
3
|
hücum
|
attack, offensive, هجوم
|
3
|
hükümdar
|
hüküm, monarch, ruler
|
3
|
hükümlü
|
captive, convict, culprit
|
3
|
hülasa
|
özet, خلاصة, خلاصه
|
3
|
hür yazılım
|
free software, sahipli yazılım, özgür yazılım
|
3
|
hıthıt
|
asafoetida, حلتيت, حلتیت
|
3
|
hızlanma
|
acceleration, hızlanmak, speedup
|
3
|
hışır
|
խշուր, խոշոր, خشر
|
3
|
icat
|
invention, إيجاد, ایجاد
|
3
|
idam cezası
|
capital punishment, death penalty, death warrant
|
3
|
ihsan
|
grace, إحسان, احسان
|
3
|
ikamet etmek
|
abide, dwell, reside
|
3
|
ikizi
|
Siyamlı ikizi, ikiz, yapışık ikizi
|
3
|
ikizkenar
|
ikizkenar dik üçgen, ikizkenar yamuk, ikizkenar üçgen
|
3
|
ilahlaştırmak
|
deify, god, idolize
|
3
|
ilişmek
|
ilişki, ilişkın, ilmek
|
3
|
inatçılık
|
obstinacy, stiffness, stubbornness
|
3
|
ineklemek
|
cram, inek, swot
|
3
|
ingin
|
cold, inmek, nezle
|
3
|
iniş
|
inmek, landing, çıkış
|
3
|
inkıtaa
|
inkıta, انقطاع, انقطاع
|
3
|
irfan
|
bilim, itiraf, عرفان
|
3
|
isim-fiil
|
fiilimsi, infinitive, verbal noun
|
3
|
istenmeyen
|
istenmek, unneeded, unsolicited
|
3
|
isteğe bağlı
|
arbitrary, facultative, optional
|
3
|
istihza
|
istehza, sarcasm, استهزاء
|
3
|
itham
|
arraignment, indictment, suçlama
|
3
|
itham etmek
|
arraign, impeach, suçlamak
|
3
|
iyi niyetli
|
bonhomous, good faith, sweet-tempered
|
3
|
izbe
|
изба, ایزبه, عزبة
|
3
|
izci
|
Boy Scout, iz, tracker
|
3
|
içbükey
|
concave, içbükey açı, içbükey dörtgen
|
3
|
içerisinde
|
inside, içeri, within
|
3
|
içici
|
drinker, içmek, şarapçı
|
3
|
işkembe
|
rumen, tripe, اشكمبه
|
3
|
işlik
|
atelier, iş, studio
|
3
|
iştah
|
appetite, اشتاه, اشتها
|
3
|
iştirak etmek
|
katılmak, participate, take part
|
3
|
işveren
|
ağa, employer, master
|
3
|
jel
|
gel, jelatin, jöle
|
3
|
kabiliyetli
|
facultative, gifted, proficient
|
3
|
kadeh
|
goblet, wine glass, şarap kadehi
|
3
|
kafadar
|
hemfikir, kafa, like-minded
|
3
|
kahretmek
|
condemn, confound, kahır
|
3
|
kahrolasıca
|
bloody, damn, fucking
|
3
|
kahveci
|
-ης, kahve, καφετζής
|
3
|
kakım
|
as, ermine, kʾkwm
|
3
|
kalan
|
difference, kalmak, remainder
|
3
|
kalmış
|
kalmak, kalık, spinster
|
3
|
kalpten
|
cordially, kalp, sincere
|
3
|
kalsiyum oksit
|
calcium oxide, lime, quicklime
|
3
|
kalıcı
|
constant, kalmak, müebbet
|
3
|
kalıntı
|
kalmak, kalık, ruin
|
3
|
kalıplaşmış
|
kalıplaşmış yargı, kalıplaşmış yargılar, kalıplaşmış yargıyı
|
3
|
kalıtım
|
kalıtsal, kalıtımsal, çoklu kalıtım
|
3
|
kamet
|
iqama, mukavemet, قامة
|
3
|
kanama
|
bleeding, hemorrhage, kanamak
|
3
|
kanyon
|
canyon, chasm, ravine
|
3
|
kanıt
|
argument, evidence, kanmak
|
3
|
kaput
|
bonnet, capote, hood
|
3
|
karabasan
|
incubus, kâbus, nightmare
|
3
|
karaca
|
alageyik, roe deer, قرهجه
|
3
|
karagözlük
|
caraghioslâc, caraghiozlâc, καραγκιοζιλίκι
|
3
|
karakoncolos
|
Bigfoot, bogeyman, sasquatch
|
3
|
kararmış
|
karamak, kararmak, karmak
|
3
|
kararmışlar
|
karamak, kararmak, karmak
|
3
|
kararmışsın
|
karamak, kararmak, karmak
|
3
|
kararmışsınız
|
karamak, kararmak, karmak
|
3
|
kararmışım
|
karamak, kararmak, karmak
|
3
|
kararmışız
|
karamak, kararmak, karmak
|
3
|
kararsın
|
karamak, kararmak, karmak
|
3
|
kararım
|
karamak, karar, karmak
|