salmak

Turkish

Etymology

From Ottoman Turkish صالمق (salmak, “to loose, free, throw, fling, send, postpone, impose as a tax”), from Proto-Turkic *sal- (“to put, throw, drop, lower”).

Cognate with Karakhanid [script needed] (sal-, “to let go, free, lower”), Old Uyghur [script needed] (sal-, “to swing”) Azerbaijani salmaq (“to drop, lower”), Bashkir һалыу (halıw, “to put”), Crimean Tatar salmaq (“to put”), Chuvash сулма (sulma, “to swing, throw, put, impose”), Kyrgyz салуу (saluu), Turkmen salmak (“to put, place”), Tuvan салыр (salır, “to put, place, let go”), Uzbek solmoq.

Pronunciation

• IPA^(key): /sɑɫmɑk/

Verb

salmak (third-person singular simple present salar)

1. (transitive) to set free, let go, release
2. (transitive) (for a plant) to put out, put forth (shoots, roots)
3. (transitive) to send, dispatch
4. (transitive) to let (someone, an animal) attack, sic
5. to ignore, neglect, omit, be careless

Conjugation

Conjugation of salmak (aorist in -V²r)

Note: Actual conjugations can be more complex than tables below. Compound forms with the auxiliary olmak not shown. See also Appendix:Turkish suffixes#Verbs.

Positive declarative
infinitive			salmak
impersonal participle	imperfective		salan
	perfective		salmış
	prospective		salacak
personal participle	non-prospective		saldığım	saldığın	saldığı	saldığımız	saldığınız	saldıkları
	prospective		salacağım	salacağın	salacağı	salacağımız	salacağınız	salacakları
verbal noun			salma
way of doing			salış
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	salarım	salarsın	salar	salarız	salarsınız	salarlar
		imperfective	salıyorum	salıyorsun	salıyor	salıyoruz	salıyorsunuz	salıyorlar
	past	perfective	saldım	saldın	saldı	saldık	saldınız	saldılar
		imperfective	salıyordum	salıyordun	salıyordu	salıyorduk	salıyordunuz	salıyorlardı (or salıyordular)
	future		salacağım	salacaksın	salacak	salacağız	salacaksınız	salacaklar
	future-in-the-past	definite	salacaktım	salacaktın	salacaktı	salacaktık	salacaktınız	salacaklardı
		indefinite	salardım	salardın	salardı	salardık	salardınız	salarlardı
inferential	perfective		salmışım	salmışsın	salmış	salmışız	salmışsınız	salmışlar
	aorist		salarmışım	salarmışsın	salarmış	salarmışız	salarmışsınız	salarlarmış (or salarmışlar)
	imperfective		salıyormuşum	salıyormuşsun	salıyormuş	salıyormuşuz	salıyormuşsunuz	salıyorlarmış
conditional	simple		salsam	salsan	salsa	salsak	salsanız	salsalar
	perfective		salsaydım	salsaydın	salsaydı	salsaydık	salsaydınız	salsaydılar
optative			salayım	salasın	sala	salalım	salasınız	salalar
progressive			salmaktayım	salmaktasın	salmakta	salmaktayız	salmaktasınız	salmaktalar
necessitative			salmalıyım	salmalısın	salmalı	salmalıyız	salmalısınız	salmalılar
imperative				sal	salsın		salın	salsınlar
Positive interrogative
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	salar mıyım?	salar mısın?	salar mı?	salar mıyız?	salar mısınız?	salarlar mı?
		imperfective	salıyor muyum?	salıyor musun?	salıyor mu?	salıyor muyuz?	salıyor musunuz?	salıyorlar mı?
	past	perfective	saldım mı?	saldın mı?	saldı mı?	saldık mı?	saldınız mı?	saldılar mı?
		imperfective	salıyor muydum?	salıyor muydun?	salıyor muydu?	salıyor muyduk?	salıyor muydunuz?	salıyorlar mıydı?
	future		salacak mıyım?	salacak mısın?	salacak mı?	salacak mıyız?	salacak mısınız?	salacaklar mı?
inferential	perfective		salmış mıyım?	salmış mısın?	salmış mı?	salmış mıyız?	salmış mısınız?	salmışlar mı?
	aorist		salar mıymışım?	salar mıymışsın?	salar mıymış?	salar mıymışız?	salar mıymışsınız?	salarlar mıymış?
	imperfective		salıyor muymuşum?	salıyor muymuşsun?	salıyor muymuş?	salıyor muymuşuz?	salıyor muymuşsunuz?	salıyorlar mıymış?
conditional	simple		salsam mı?	salsan mı?	salsa mı?	salsak mı?	salsanız mı?	salsalar mı?
	perfective		salsa mıydım?	salsa mıydın?	salsa mıydı?	salsa mıydık?	salsa mıydınız?	salsalar mıydı?
progressive			salmakta mıyım?	salmakta mısın?	salmakta mı?	salmakta mıyız?	salmakta mısınız?	salmaktalar mı?
necessitative			salmalı mıyım?	salmalı mısın?	salmalı mı?	salmalı mıyız?	salmalı mısınız?	salmalılar mı?
Negative declarative
infinitive			salmamak
impersonal participle	imperfective		salmayan
	perfective		salmamış
	prospective		salmayacak
personal participle	non-prospective		salmadığım	salmadığın	salmadığı	salmadığımız	salmadığınız	salmadıkları
	prospective		salmayacağım	salmayacağın	salmayacağı	salmayacağımız	salmayacağınız	salmayacakları
verbal noun			salmama
way of doing			salmayış
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	salmam	salmazsın	salmaz	salmayız	salmazsınız	salmazlar
		imperfective	salmıyorum	salmıyorsun	salmıyor	salmıyoruz	salmıyorsunuz	salmıyorlar
	past	perfective	salmadım	salmadın	salmadı	salmadık	salmadınız	salmadılar
		imperfective	salmıyordum	salmıyordun	salmıyordu	salmıyorduk	salmıyordunuz	salmıyorlardı
	future		salmayacağım	salmayacaksın	salmayacak	salmayacağız	salmayacaksınız	salmayacaklar
inferential	perfective		salmamışım	salmamışsın	salmamış	salmamışız	salmamışsınız	salmamışlar
	aorist		salmazmışım	salmazmışsın	salmazmış	salmazmışız	salmazmışsınız	salmazlarmış
	imperfective		salmıyormuşum	salmıyormuşsun	salmıyormuş	salmıyormuşuz	salmıyormuşsunuz	salmıyorlarmış
conditional	simple		salmasam	salmasan	salmasa	salmasak	salmasanız	salmasalar
	perfective		salmasaydım	salmasaydın	salmasaydı	salmasaydık	salmasaydınız	salmasaydılar
optative			salmayayım	salmayasın	salmaya	salmayalım	salmayasınız	salmayalar
progressive			salmamaktayım	salmamaktasın	salmamakta	salmamaktayız	salmamaktasınız	salmamaktalar
necessitative			salmamalıyım	salmamalısın	salmamalı	salmamalıyız	salmamalısınız	salmamalılar
imperative				salma	salmasın		salmayın	salmasınlar
Negative interrogative
			singular			plural
			1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	salmaz mıyım?	salmaz mısın?	salmaz mı?	salmaz mıyız?	salmaz mısınız?	salmazlar mı?
		imperfective	salmıyor muyum?	salmıyor musun?	salmıyor mu?	salmıyor muyuz?	salmıyor musunuz?	salmıyorlar mı?
	past	perfective	salmadım mı?	salmadın mı?	salmadı mı?	salmadık mı?	salmadınız mı?	salmadılar mı?
		imperfective	salmıyor muydum?	salmıyor muydun?	salmıyor muydu?	salmıyor muyduk?	salmıyor muydunuz?	salmıyorlar mıydı?
	future		salmayacak mıyım?	salmayacak mısın?	salmayacak mı?	salmayacak mıyız?	salmayacak mısınız?	salmayacaklar mı?
inferential	perfective		salmamış mıyım?	salmamış mısın?	salmamış mı?	salmamış mıyız?	salmamış mısınız?	salmamışlar mı?
	aorist		salmaz mıymışım?	salmaz mıymışsın?	salmaz mıymış?	salmaz mıymışız?	salmaz mıymışsınız?	salmazlar mıymış?
	imperfective		salmıyor muymuşum?	salmıyor muymuşsun?	salmıyor muymuş?	salmıyor muymuşuz?	salmıyor muymuşsunuz?	salmıyorlar mıymış?
conditional	simple		salmasam mı?	salmasan mı?	salmasa mı?	salmasak mı?	salmasanız mı?	salmasalar mı?
	perfective		salmasa mıydım?	salmasa mıydın?	salmasa mıydı?	salmasa mıydık?	salmasa mıydınız?	salmasalar mıydı?
progressive			salmamakta mıyım?	salmamakta mısın?	salmamakta mı?	salmamakta mıyız?	salmamakta mısınız?	salmamaktalar mı?
necessitative			salmamalı mıyım?	salmamalı mısın?	salmamalı mı?	salmamalı mıyız?	salmamalı mısınız?	salmamalılar mı?

Synonyms

• çözmek
• bırakmak
• göndermek
• boşlamak
• koyuvermek

Antonyms

• tutmak

Derived terms

• salma
• salış
• salgı
• salgın
• salık
• salkım
• salt
• saltık
• salmamak
• salamamak
• salabilmek

Related terms

• sallamak
• salınmak
• (?) saldırmak
• sarkmak
• salt
• salak

Further reading

• Nişanyan, Sevan (2002–) “salmak”, in Nişanyan Sözlük