User:4nn1l2/Turkish
Appearance
- 3rd person positive aorist + 3rd person negative aorist is a general pattern[1]
- yer yemez: as soon as (one) eat
- gelir gelmez: as soon as (one) come
- gider gitmez: as soon as (one) go
- Açık ve Kapalı "E"[2]
- ben daha önce oraya çaycı olarak girdiydim: I cant analyse it. Look at these[3][4]
- Kahve konuştuyduk ya sizinle
- imzalaman senin için en iyisi: I cant analyse it
- -eli/alı: Since [5]
- Köprüleri yakalı kaldırıp kenara atalı / Yüzünü unutalı uzun zaman oluyor
- Gittin gideli [6] Since you have left (gone)
- Kimseye bir şey öğretemеz mirim? öğretemеz mirim --> öğret + e + mez + mi + r [?!] + im
- Kiminden cehalete prim
- Ezdi tükenmedik bilmez yordu geceler: can't analyse it
- Ezdi tükenmedik bildi zalım geceler: can't analyse it
- çoğu zaman: mysterious structure, the first word the the -I ending (çoğu = çok + u)
- kimi zaman: the same as above
- belki de en doğrusu bu
- Kime böyle dalıp gitmelerin? I cant analyse it. "dalıp gitmek": bir düşünce veya hayal ile bulunduğu ortamdan uzaklaşmak
- dönüp geriye bakmak --> sozluk.gov.tr پشت سر را نگاه کردن
- sabahları قیدی است به معنای صبحها و در دیکشنریها هم آمده ولی چرا؟
- -IncA adverb[7]
- Misafirlerin hepsi gelince çay servisi başladı.
- وقتی همهٔ مهمانها آمدند، سرویس چای شروع شد.
- Havalar birden soğuyunca tatil planlarımızı değiştirmek zorunda kaldık.
- soğumak: سرد شدن soğuk: سرد
- وقتی هوا یکهو سرد شد، طرحهای تعطیلاتمان را به تغییر دادن مجبور شدیم
- ı آخر planlarımızı حالت مفعولی است یا پسوند مالکیت؟
- Misafirlerin hepsi gelince çay servisi başladı.
- A very good explanatıon about DIkçA [8] It also makes "-DIktAn" clear.
- Aşkların en güzelini, yaşamıştık yıllarca
- عشقها زیباتریناش-را زیسته-بودیم برای-سالها
- زیباترینِ عشقها را برای سالها زندگی/تجربه کرده بودیم.
- به گواه دیکشنری رسمی ترکی ذیل yaşamak این فعل در هیچ یک از معانی مفعول نمیپذیرد (nesnesiz). اما güzelini در حالت مفعولی است (پس از گرفتن پسوند مالکیت سوم شخص مفرد).
- Aslında en güzeli Türk kahvesi, bizim kahvemiz
- Hani içse ben Sinan Bey'e de yaparım. En güzelini yaparım da...
- Rüyalar en kötüsü. --> The dreams are the worst.
- Bilmiyorum, ama otobüs durağı var çıkınca meydanda. --> I don't know, but there is a bus stop in the square.
- Ama konuşmak istediğinde ikimiz konuşalım --> But when you want to talk, you and I will talk about it. Ne güzel!
- Yoksa bir konu olduğundan değil yani, hocayla konuşup konuşmayayım یعنی موضوعی نیست [که بخوام] دربارش حرف بزنم یا نزنم. Ne güzel! Farsça gibi :)
- Sana bile şimdi böyle sesli söylemeye kalbim...
- Hani gideyim, göreyim desen... If you ever wanted to go there,
- demek means "10) nesnesiz Bir işe kalkışmak, yeltenmek" here
- try
- look at the persoanl ending of the previous verb which is the first person
- Seveyim desen elinde kalır. If you try to caress it, you break it.
- sevmek means نوازش کردن here.
- Again, look at the personal suffix of the previous verb!
- Uyansana kapı açıldı. Biri geldi.[9]
- Hocaları ne anlatıyorsa artık.
- Terapiye bile alamazsın.
- She's not ready for psychotherapy.
- Abi, ceketini çıkartsaydın.
- Why don't you take your jacket off?
- Kız, benim diziye baksaydık azıcık da.
- Let's watch my show for a little bit.
- Rahatsız ettiysek kapatalım hemen.
- If I'm bothering you, I'll hang up.
- Beş dakikası var, çöksün öyle koysaydım? --> Let it steep for five minutes. Then I'll make it.
- Oyunculuk tarafı da var bak demek ki. Neydi ya? --> So, he's an actor, too. Who is he?
- bir yerlerde
- Görmediğim bir gün bile neler çeker kalbim benim
- gitmeyeceğim de üstüne bundan böyle. --> I won't force him anymore.
- Sibel Can: Üstüme gelme inanamam
- Sanki bütün hislerimiz bir kafese tıkılmış gibi olurlar بیجان
- ve bu durum sadece çevremizdekilerle olan ilişkilerimizi değil
- 18 yaşına geldiğinde bir annesiyle konuştuk öyle, açıklayalım mı gibi (father and mother)
- boşayalı: divorced. Can't analyse it: boşamak + ya + lı ?
- Kaç yıl oldu oğlum sen bu kızı boşayalı?
- Oyuna getirdin aşk: عشق [را] به بازی در آوردی
- Ğ: mağlub مغلوب
- iyor olmak [10]
- Üşütüyor ateşten olsan bile
- Bir yolu varsa hadi vazgeç: دلیلش چیست؟